Anglikanlık, 16. yüzyılda İngiltere'de ortaya çıkan ve hem Katolik hem Protestan unsurlar taşıyan bir Hristiyan mezhebidir. Roma Katolikliği’nden ayrılarak doğan Anglikan geleneği, dini reform sürecinin bir ürünü olmakla birlikte, siyasi ve toplumsal etkenlerin de yoğun etkisiyle şekillenmiştir. Anglikanlık, özellikle İngiltere Kilisesi (Church of England) etrafında yapılandırılmış olup, günümüzde dünya genelinde 85 milyonu aşkın inananı bulunan Anglikan Komünyonu (Anglican Communion) çatısı altında birçok farklı kiliseyi barındırmaktadır. Bu yazı, Anglikanlığın tarihsel kökenlerini, teolojik temellerini, kurumsal yapısını ve çağdaş dünyadaki yerini incelemeyi amaçlamaktadır.
Tarihsel Gelişim
A) Reformasyon Öncesi İngiltere'de Kilise
Orta Çağ boyunca İngiltere'deki Hristiyanlık anlayışı Roma Katolik Kilisesi ile uyumlu bir yapıdaydı. Papalık otoritesi, hem dini hem siyasi anlamda etkiliydi. Ancak 14. yüzyıldan itibaren John Wycliffe gibi düşünürlerin öncülüğünde Katolik Kilisesi'ne yönelik eleştiriler artmaya başlamıştır. Wycliffe'in İncil'in halk diliyle okunmasını savunması ve kilise zenginliğine karşı çıkması, sonraki reform hareketlerine öncülük etmiştir.
B) VIII. Henry ve Ayrılık
Anglikanlığın doğuşu, doğrudan İngiltere Kralı VIII. Henry'nin kişisel ve siyasi kararlarına dayanmaktadır. Henry, ilk eşi Aragonlu Catherine'den erkek çocuk sahibi olamaması nedeniyle evliliğini iptal ettirmek istemiştir. Ancak Papa III. Clemens bu talebi reddetmiştir.
Henry'nin Aragonlu Catherine ile evliliği sırasında altı çocuğu oldu ama bunların arasından sadece bir kız çocuğu, Prenses Mary sağ kaldı. Kral, Anne Boleyn'e olan aşkının da etkisiyle Catherine'in erkek çocuk doğuramamasını evliliklerinin lanetli ve geçersiz olduğuna bağlayarak evliliklerini sonlandırmak istedi. Fakat, Catherine'nin yeğeni İspanya İmparatoru V. Karl, Henry'nin bu isteğine şiddetle karşı çıktı. Yaklaşık altı yıl boyunca boşanmak için uğraşan Henry, İngiliz Reformu ile Anglikanizm kilisesini kurdu ve ilk evliliğinin geçersiz olduğunu ilan etti. 1533 yılında Anne ile evlendiler ve evlilikleri 3 yıl sürdü.
Sonrasında ise Anne de kardeşi George Boleyn ile zina suçlamaları yüzünden idam edildi.
Bunun üzerine Henry, 1534 yılında Üstünlük Yasası (Act of Supremacy) ile İngiltere Kilisesi'ni Roma'dan ayırmış ve kendisini kilisenin başı ilan etmiştir.
Aslında aşk ve veliaht vermek uğruna yapılan bu değişim sonucunda istediği gibi gitmeyip ikinci eşini idam ettirmiştir. Ancak katoliklikten ayrılmaları önemli bir adım olarak göze çarpar çünkü tüm sömürgeleri böyle kontrol altında tutabildiler ve şimdi de aynı şekilde devam etmektedir.
Bu ayrılık başlangıçta doktrinsel bir değişimden çok, yönetsel bir kopuştu. Ancak zamanla İngiltere Kilisesi'nin ibadet şekli, kilise hiyerarşisi ve teolojik anlayışı farklılaşmaya başladı. Bu süreçte Thomas Cranmer gibi reform yanlısı din adamları önemli roller oynamıştır.
Hatta V. Karl kraliçe I. Elizabeth döneminde İngiltere'ye saldırıyor ama kazanamayıp donanmasının yarısını kaybetti.
C) Reformların Derinleşmesi ve Kraliçe Elizabeth Dönemi
VIII. Henry'nin ölümünden sonra gelen oğlu VI. Edward döneminde Protestanlık etkisi daha da belirginleşmiştir. Ancak Katolik olan Mary Tudor’un kısa süren saltanatı (1553–1558) sırasında yeniden Katolikliğe dönüş yaşanmış, Protestanlar baskı görmüştür.
1558'de tahta çıkan I. Elizabeth, dini uzlaşma politikasını benimseyerek 1559 tarihli Yeni Üstünlük Yasası ve İbadet Yasası (Act of Uniformity) ile Anglikanlığın temel yapısını oluşturmuştur. Bu dönemde 39 Makale (Thirty-Nine Articles) adını taşıyan doktrinel metin kabul edilmiştir. Böylece Anglikanlık, hem Katolik hem Protestan ögeleri bünyesinde barındıran bir "orta yol" (via media) mezhebi olarak kurumsallaşmıştır.
İlk Anglikan Yöneticisi ve başı kraliçe I. Elizabethtir. Anglikanlık kanunları ve yapısı onun zamanında çıkarıldı. Sonrasındakilerde sembolik yapıda buna uyum sağladı. Sonuç olarak güneşi batmayan imparatorluğun ilk kökü atılmış oldu.
D) Teoloji ve İnanç Esasları
Anglikan teolojisi, Kutsal Kitap, kilise geleneği ve akıl olmak üzere üç temel kaynağa dayanır. Bu üçlü yapı, Anglikan düşüncesinin esnek ve kapsayıcı doğasını şekillendirmektedir.
39 Makale
1563 yılında kabul edilen 39 Makale, Anglikan inancının resmi doktrinel temelidir. Bu makalelerde;
Kutsal Kitap’ın tek otorite olduğu,
Papalık otoritesinin reddedildiği,
Sakramentlerin sadece Vaftiz ve Eucharist (Komünyon) ile sınırlı olduğu,
İmanla kurtuluşun esas olduğu
vurgulanmaktadır. Bu yönüyle Anglikanlık, Kalvinist ve Lutherci doktrinlerle benzerlik gösterse de Katolik ayin geleneğinden birçok unsuru da korumuştur.
Liturji ve Ayin
Anglikan ibadetlerinin temel metni, ilk kez 1549’da yayımlanan Book of Common Prayer (Ortak Dua Kitabı)'dır. Bu kitap, Anglikan ayin düzenini standartlaştırmış ve ibadetlerde birlik sağlamıştır. Liturjik düzen, Katolik kilisesinden farklı olarak halkın anlayabileceği dilde sunulmuştur.
Ayinlerde görsellik, kıyafet düzeni, kutsal mekânlar ve ritüeller Katolikliğe benzer şekilde sürdürülse de teolojik yorumlarda Protestan etkisi baskındır.
Sakramentler
Anglikanlar, yalnızca Vaftiz ve Ekmek-Şarap Ayini (Eucharist) olmak üzere iki sakramenti zorunlu kabul eder. Ancak bazı kollar (özellikle Anglo-Katolikler) Katolik geleneğine yakın şekilde diğer beş sakramenti (konfirmasyon, evlilik, kutsanma, günah çıkarma, hastaların meshedilmesi) de kabul eder.
Kurumsal Yapı
A) Anglikan Komünyonu
Anglikanlık, merkezi bir otoriteye sahip olmayan, özerk kiliselerden oluşan bir birliktir. İngiltere Kilisesi bu yapının tarihsel merkezidir. Komünyonun en üst temsilî otoritesi Canterbury Başpiskoposudur. Ancak bu konum yalnızca "eşitler arasında birinci" anlamında semboliktir.
Dünyanın farklı bölgelerinde yerel Anglikan kiliseleri bulunmaktadır. Bunlar kendi başpiskoposlarını seçer ve ulusal düzeyde bağımsız kararlar alabilirler. En bilinenleri:
İngiltere Kilisesi (Church of England)
ABD Episkopal Kilisesi (Episcopal Church)
Avustralya Anglikan Kilisesi
Nijerya Anglikan Kilisesi
Kanada Anglikan Kilisesi
B) Piskoposluk Sistemi
Anglikanlık, episkopal (piskoposluk) yönetim sistemiyle idare edilir. Her bölgeye başpiskoposlar ve piskoposlar başkanlık eder. Papalık gibi merkezi ve mutlak bir otorite bulunmaz.
Her kilisede laik üyelerden oluşan sinodlar (kilise meclisleri) vardır. Bu yapılar, Anglikanlığın demokratik ve katılımcı yönünü güçlendirmektedir.
C) Farklı Yönelimler: Düşünsel Akımlar
Anglikanlık, içerisinde birçok farklı teolojik ve liturjik yönelimi barındırır. Bu, onun esnek yapısının ve tarihsel evriminin bir sonucudur.
Yüksek Kilise (High Church / Anglo-Catholic): Katolik geleneklerine yakın, ritüelci ve sakrament merkezli anlayış.
Düşük Kilise (Low Church / Evangelical): Protestan değerlere yakın, İncil merkezli ve bireysel kurtuluş vurgusu.
Geniş Kilise (Broad Church): Daha liberal ve açık görüşlü, farklı teolojik yaklaşımları bünyesinde barındıran yönelim.
Bu çeşitlilik, zaman zaman iç çatışmalara ve bölünmelere yol açmıştır. Özellikle eşcinsel evlilik, kadınların rahip olması gibi konular ciddi tartışmalara neden olmuştur.
Anglikanlıkta Kadınlar ve LGBT+ Tartışmaları
20. yüzyılın sonlarından itibaren kadınların din adamı olması, Anglikan kiliselerinde ciddi gündem maddesi olmuştur. İlk kadın rahipler 1970’lerde atanmış, ilk kadın piskopos ise 1989'da ABD Episkopal Kilisesi tarafından görevlendirilmiştir. 2015 yılında ise İngiltere Kilisesi, ilk kadın başpiskoposu "Libby Lane" atamıştır.
Benzer şekilde, LGBT+ bireylerin kilise yaşamındaki yeri konusunda da ciddi görüş ayrılıkları yaşanmıştır. Bazı kiliseler eşcinsel evliliği ve eşcinsel din adamlarını kabul ederken, özellikle Afrika'daki Anglikan kiliseleri bu gelişmelere sert biçimde karşı çıkmıştır.
Bu görüş ayrılıkları, Anglikan Komünyonu içinde bölünmelere yol açmakta ve ortak bir zeminde buluşmayı zorlaştırmaktadır.
Anglikanlığın Günümüzdeki Yeri
Günümüzde Anglikanlık, özellikle İngilizce konuşan ülkelerde etkili bir dini yapı olmayı sürdürmektedir. Afrika, Asya ve Karayipler'deki topluluklarda hızlı bir büyüme gözlenirken, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’daki kiliselerde sekülerleşme nedeniyle üye sayılarında düşüş görülmektedir.
Anglikanlık, dini çoğulculuk, insan hakları, sosyal adalet gibi modern değerlere açık tutumu sayesinde çağdaş meselelerle uyumlu bir pozisyon almaya çalışmaktadır. Bu yönüyle Hristiyan dünyasında ılımlı ve köprü kurucu bir rol üstlendiği söylenebilir.
Sonuç
Anglikanlık, kökeni siyasi bir kopuşa dayansa da zamanla hem Katolik hem Protestan unsurları dengeleyen özgün bir Hristiyan mezhebi haline gelmiştir. Teolojik esnekliği, kurumsal özerkliği ve küresel yayılımı sayesinde modern dönemde de etkili bir dini yapı olmayı sürdürmektedir. Fakat içsel farklılıkları ve toplumsal değişimlere verdiği tepkiler, bu yapının geleceğini belirleyecek başlıca faktörler olarak önemini korumaktadır.