Küba`ya Bakış
Küba Karayip Denizi`nde bir ada ülkesidir. Konum olarak ise Kuzey Amerika ve Karayipler bölgesindedir. Küba`nın başkenti Havana`dır. Hem Küba`nın hem Karayiplerin en büyük şehridir. Küba`nın 2025 yılı son verilerine göre 10.927.715 milyon nüfusu olduğu izlenmektedir. Küba`nın para birimi ise Küba Pesosudur. Küba`nın resmi dili İspanyolcadır. Küba genel olarak Katolik Hristiyan'dır. Milleti oluşturan grup Kübalılardır. Hükümet sistemi ise üniter yarı başkanlı sosyalist cumhuriyeti. Etnik gruplar yüzde 65,1 Beyaz, yüzde 23,8 mulatto, yüzde 10,1 Afrikalılardan oluşur.
Küba, Karayip Denizi’nin en büyük adası olup stratejik konumu, doğal zenginlikleri ve siyasi gelişmeleriyle dünya tarihinin en dikkat çekici ülkelerinden biridir. Yüzyıllar boyunca sömürgecilik, kölelik, bağımsızlık mücadeleleri ve devrimlerle şekillenen Küba tarihi diğer çağdaşlarına örnek olmuştur.
İlk yerleşimler ve İspanyol sömürgesine giriş sürecinde Küba’nın ilk sakinleri, Arawak ve Taíno halkları gibi yerli Kızılderili topluluklarıydı. Bu topluluklar tarımla, balıkçılıkla ve avcılıkla geçiniyor, mısır, manyok ve tütün gibi ürünler yetiştiriyorlardı ilk gelen İspanyol sömürgeciler arasında, Kristof Kolomb’un keşfi sırasında, Kolomb, 1492’de Küba’ya ayak basarak adayı İspanya adına ilan etti. Böylece Küba, İspanyol sömürge imparatorluğunun bir parçası oldu. Kolonileşme ve kölelik sürecinde, 16. yüzyılda İspanyollar, yerli halkı zorla çalıştırarak şeker kamışı ve tütün üretimini başlattı. Yerli nüfus, hastalıklar ve ağır çalışma koşulları nedeniyle hızla azalınca Afrika’dan getirilen köleler üretim gücünün temelini oluşturdu. Ekonomik olarak önemli, 18. ve 19. yüzyıllarda Küba, özellikle şeker üretimiyle İspanya’nın en değerli kolonilerinden biri haline geldi. Havana, Karayip ticaretinin en önemli limanlarından biri oldu.
Bağımsızlık mücadelesi ve ABD`nin rolü 19. yüzyılda Latin Amerika’da başlayan bağımsızlık hareketleri Küba’ya da ilham verdi. On yıl savaşı sırasında, Carlos Manuel de Céspedes’in öncülüğünde İspanya’ya karşı ilk büyük isyan başladı. Bu savaş başarısız olsa da bağımsızlık fikrini güçlendirdi. José Martí ve 1895 isyanı sırasında, Kübalı aydın ve devrimci José Martí’nin önderliğinde yeni bir bağımsızlık savaşı başlatıldı. Martí savaş sırasında hayatını kaybetti, ancak mücadelesi halk arasında efsaneleşti. İspanyol-Amerikan Savaşı sırasında, ABD, Küba’daki savaşın son döneminde devreye girerek İspanya’ya savaş açtı. Savaşın sonunda İspanya Küba’dan çekildi, ancak ABD adada askeri varlık kurdu.
ABD`nin etkisinin zirveye çıktığı ve cumhuriyet dönemine giriş sürecinde Küba, 1902’de nominal olarak bağımsızlığını kazandı, ancak Platt Ek Maddesi ile ABD’ye adada müdahale hakkı tanındı. Şeker üretimi ve ticaret büyük ölçüde ABD şirketlerinin elindeydi. Bu durum Küba’yı ekonomik ve siyasi olarak Washington’a bağımlı kıldı. 1933’te ordu darbesiyle iktidara gelen Fulgencio Batista, 1952’de yeniden darbe yaparak diktatörlüğünü ilan etti. ABD destekli Batista rejimi yolsuzluk, mafya ilişkileri ve halkın yoksulluğu nedeniyle büyük tepki çekti.
Küba Devrimi ve Batista’ya karşı direniş asıl olarak 1950’lerin ortasında örgütlendi. Moncada Baskını (1953) sırasında, Fidel Castro ve arkadaşlarının başlattığı bu ilk girişim başarısız oldu, ancak devrim kıvılcımını ateşledi. Sierra Maestra Dağları`nda Fidel Castro, Ernesto “Che” Guevara ve Camilo Cienfuegos’un gerilla savaşı halk desteğini kazandı. 1 Ocak 1959`da Batista ülkeden kaçtı ve Castro önderliğindeki devrimciler Havana’ya girerek iktidarı ele geçirdi.
Sosyalist Küba ve Soğuk Savaş döneminde devrim sonrası Küba radikal sosyalist reformlara yöneldi. Toprak reformu ve millileştirme süreci boyunca, ABD şirketlerinin malları kamulaştırıldı, sağlık ve eğitim ücretsiz hale getirildi. ABD, Küba’ya ekonomik ambargo uygulamaya başladı. 1961’de CIA destekli Domuzlar Körfezi Çıkarması başarısız oldu. Sovyetler Birliği’nin Küba’ya nükleer füze yerleştirmesi üzerine ABD ile SSCB arasında dünya nükleer savaşın eşiğine geldi. Küba, Angola ve Bolivya gibi ülkelerde sol hareketlere askeri ve siyasi destek verdi.
Sovyetlerin çöküşü ile ekonomik krizin başlangıcı, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması, Küba ekonomisini ağır bir krize sürükledi. Yakıt ve gıda kıtlığı, ulaşım sorunları ve elektrik kesintileri halkı zor durumda bıraktı. Ekonomiyi ayakta tutmak için turizm sektörü geliştirildi ve sınırlı özel girişimlere izin verildi.
Yeni dönem reformlar ve ABD ile yakınlaşma süreci sırasında ilk olarak 2008’de sağlık sorunları nedeniyle Fidel Castro görevi kardeşi Raúl Castro’ya devretti. 2014’te ABD Başkanı Barack Obama ve Raúl Castro, diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması konusunda anlaşma sağladı. 2016’da Obama Küba’yı ziyaret eden ilk ABD Başkanı oldu. Fidel Castro 2016’da hayatını kaybetti. Raúl Castro 2018’de görevden ayrıldı ve devlet başkanlığı Miguel Díaz-Canel’e geçti. Ancak ABD ambargosu büyük ölçüde devam etmekte ve Küba hâlâ ekonomik zorluklarla mücadele etmektedir.
Küba tarihi, sömürgeciliğe karşı direnişin, sosyalist devrimin ve ulusal bağımsızlık arayışının simgesi olarak dünya tarihinde önemli bir yer tutar. Kolonyal dönemden devrime, Soğuk Savaş’tan günümüz reformlarına kadar Küba, sadece Karayipler’in değil, küresel siyasetin de dikkatle takip ettiği bir ülke olmaya devam etmektedir.
Bu tarihsel yolculuk, adanın yalnızca politik değil, kültürel açıdan da benzersiz bir kimlik geliştirmesine katkı sağlamış; müziği, edebiyatı ve devrim ruhuyla tüm dünyaya ilham vermeyi sürdürmüştür.
.jpeg)
.jpeg)
.png)
.png)
.png)