#sömürge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#sömürge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2025 Pazar

İki Ayrı Bölge Tek Ülke: Makao ve Sömürge Tarihi

1) Giriş: Makao’nun Coğrafi ve Stratejik Önemi

Güneydoğu Çin kıyılarında, Pearl River Deltası’nın güney ucunda yer alan Makao, yüzölçümü küçük fakat tarihi etkisi büyük bir bölgedir. Güneyde Güney Çin Denizi ile çevrili olan bu yarımada ve iki ada (Taipa ve Coloane), tarih boyunca Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarının kavşak noktalarından biri olmuştur. Çin’in Guangdong eyaletine bağlı olan Makao, stratejik olarak sadece deniz ticaretinin değil, aynı zamanda kültürel ve politik etkileşimin de önemli bir sahnesi olmuştur.

15. yüzyıl sonlarında Avrupalı denizcilerin Doğu Asya’ya ulaşmalarıyla birlikte, Makao Avrupa’nın ilgisini çekmiş; özellikle Portekizliler, bu bölgeyi Çin ile doğrudan ticaret kurabilecekleri bir üs olarak görmüşlerdir. Böylece Makao, 1557 yılından itibaren yaklaşık 450 yıl sürecek olan Portekiz egemenliğine sahne olmuş, bu süreçte Çinli ve Avrupalı kültürlerin iç içe geçtiği nadir bölgelerden biri hâline gelmiştir.

Bu yazı, Makao’nun sömürge tarihini kronolojik ve tematik olarak inceleyerek, hem Portekiz sömürgeciliğinin hem de Çin’in bölgesel egemenlik politikalarının kesiştiği bu ilginç coğrafyanın tarihsel gelişimini derinlemesine analiz edecektir.

2) Portekizlilerin Gelişi ve İlk Temaslar (16. yüzyıl)

Portekiz, 15. yüzyıldan itibaren denizcilikteki üstünlüğüyle tanınan bir Avrupa gücüydü. Vasco da Gama’nın 1498’de Hindistan’a ulaşmasıyla başlayan Doğu ticaret yollarını kontrol etme arzusu, kısa sürede Güneydoğu Asya’ya ve Çin kıyılarına uzandı. 1513 yılında Jorge Álvares adlı Portekizli kaşif, Çin kıyılarına ulaşarak bölgeyle doğrudan teması başlatan ilk Avrupalı oldu. Bu temas, kısa sürede ticari ve diplomatik ilişkilerin kurulmasına zemin hazırladı.

Portekizliler, 1550’li yıllarda Makao’yu Çin imparatorluğundan kiralayarak burada kalıcı bir yerleşim kurdular. Resmi olarak Çin toprağı sayılmaya devam eden Makao, fiilen Portekizlilerin yönetimine geçti. Çinliler bu yerleşimi başlangıçta “ticaretin kontrolü” için bir araç olarak görmüş ve Portekizlilere yıllık kira karşılığında burada kalma izni vermiştir. Bu durum, Makao’nun “yarı-sömürge” niteliği kazanmasının ilk adımı olmuştur.

Makao’nun bu dönemdeki rolü sadece ticari değildi; Cizvit misyonerler aracılığıyla Hristiyanlık da bölgeye taşınmış ve Çin ile Batı arasında kültürel bir köprü kurulmuştur. Özellikle Matteo Ricci gibi misyonerler, Çinlilerle diyalog kurarak bilimsel ve dini bilgileri karşılıklı aktaran figürler hâline gelmişlerdir.

3) Makao’nun Sömürgeleştirilmesi ve Ticaretin Yükselişi

1557 yılında Portekizliler, Makao’yu Çinlilerden yıllık vergi karşılığında kiralayarak yarı-kalıcı bir yerleşim kurdular. Bu durum, resmiyette Çin toprağında bulunmasına rağmen, Portekiz’in fiilî egemenliğini başlatmıştır. Böylece Makao, Asya’daki ilk ve uzun süreli Avrupa yerleşimlerinden biri hâline geldi.

Makao, kısa sürede Çin ipeği, porseleni ve çayı ile Avrupa’nın değerli metallerinin değiş tokuş edildiği önemli bir ticaret limanı oldu. Aynı zamanda Japonya, Hindistan ve Filipinler arasında da bir ara durak olarak görev yaptı. Bu ekonomik canlılık, Makao’nun kent dokusunu şekillendirmiş; barok kiliseler, taş binalar ve Avrupa mimarisi bölgenin karakteristik unsurları hâline gelmiştir.

Ancak 17. yüzyıl ortalarında Hollandalılar, İngilizler ve diğer Avrupalı güçlerin Asya’daki etkilerinin artması, Makao’nun ticari üstünlüğünü sarsmıştır. Özellikle 1639’da Japonya’nın yabancılara kapılarını kapatması, Makao ekonomisini büyük ölçüde etkilemiştir. Buna rağmen Portekiz, Makao’daki varlığını askeri ve dini gücüyle sürdürmeye çalışmıştır.

4) Toplumsal Yapı ve Kültürel Etkileşim

Makao’nun en çarpıcı özelliklerinden biri, farklı kültürel, dini ve etnik unsurların bir arada var olduğu çok katmanlı bir toplum yapısıdır. Portekizlilerin gelişiyle birlikte bölge, sadece Avrupalıların değil, Çinlilerin, Malayların, Afrikalıların ve Hintlilerin de yaşadığı kozmopolit bir yerleşim hâline gelmiştir. Bu karma yapı, hem günlük yaşamda hem de toplumsal organizasyonda kendisini göstermiştir.

Etnik ve Sosyal Yapı

Makao’daki nüfusun büyük çoğunluğu Çinliydi; ancak Portekizliler, askeri ve idari görevlerde baskın konumdaydı. Ayrıca Macanese adı verilen melez bir topluluk da ortaya çıktı. Portekizli erkeklerle Çinli kadınların evliliklerinden doğan bu grup, hem Avrupalı hem Çinli kültürel ögeleri içeren melez bir yaşam tarzı sürdürdü. Macanese halkı, zamanla kendine özgü bir kimlik ve lehçe geliştirdi (Macanese Patois veya "Patuá").

Dini Etkileşim

Katolik misyonerler özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Makao’yu bir misyonerlik üssü hâline getirmişlerdir. St. Paul Koleji (1579) ve St. Paul Katedrali (1602), bu dönemin önemli dini ve eğitim kurumları arasındadır. Bu kurumlar sayesinde Batılı bilim, felsefe ve teoloji Çin entelijansiyasına ulaşabilmiş; karşılıklı entelektüel etkileşim mümkün olmuştur. Aynı zamanda Makao’da birçok Budist tapınak, Taoist mabet ve atalara tapınma geleneği de güçlü şekilde yaşamaya devam etmiştir.

Hukuki ve İdari Yapı

Makao’da Portekiz hukuku uygulanmakla birlikte, Çinli halk günlük yaşamlarında geleneksel Çin adetlerine göre davranmaya devam etmiştir. Bu durum ikili bir hukuk sistemini doğurmuş, Portekizli yöneticiler Çinli yaşlılarla ve tüccarlarla iş birliği yaparak dengeyi korumaya çalışmıştır.

Makao, böylece bir “medeniyetler arası temas noktası” olmanın ötesine geçerek, melez bir kimliğin oluştuğu nadir yerlerden biri olmuştur. Bu kimlik, zamanla Makao’nun siyasi geleceğinde önemli rol oynayacaktır.

5) Çin-Portekiz İlişkileri ve Makao’nun Statüsü (17.–19. yüzyıllar)

17. yüzyılın sonlarından itibaren Çin İmparatorluğu (Qing Hanedanı), dış ilişkilerini daha sıkı denetlemeye başlamış, yabancı ticaretini yalnızca belirli limanlar üzerinden yürütmek istemiştir. Bu süreçte Makao’nun konumu karmaşık hâle gelmiştir: Çin için hâlâ kendi toprağı olan, fakat Portekizlilerce yönetilen bir liman...

Çin’in Kontrollü Açıklık Politikası

18. yüzyılda Qing yönetimi, Canton (Guangzhou) limanını yabancı ticareti için tek liman olarak belirledi. Bu durum Makao’nun ticari önemini azaltmış, ancak bölgeyi diplomatik ve kültürel anlamda değerli kılmıştır. Makao, Canton sistemiyle birlikte Batılı tüccarların geçici olarak konakladığı bir “lojistik merkez” gibi işlev görmeye başlamıştır.

1840’lar: Afyon Savaşları ve Yeni Dengeler

İngiltere ile Çin arasında çıkan Birinci Afyon Savaşı (1839–1842), Çin’in Batılı güçlere karşı zayıflığını gözler önüne serdi. İngiltere’nin Hong Kong’u ele geçirmesi, Makao’nun hemen kuzeyindeki bu yeni koloninin yıldızını parlatırken, Portekiz Makao’daki konumunu yeniden tanımlamak zorunda kaldı.

Bu süreçte Portekiz, Çin üzerindeki etkisinin zayıflamasını fırsat bilerek, Makao üzerindeki fiilî egemenliğini genişletmeye başladı. 1849’da Çin gümrük yetkilileri Makao’dan kovuldu, aynı yıl Portekiz Makao’nun Çin’den “bağımsız” olduğunu ilan etti. Bu ilan Çin tarafından resmen tanınmasa da Portekiz, bölgeyi artık kendi toprağı gibi yönetmeye başladı.

6) Hong Kong’un Gölgesinde Makao (19. yüzyıl – 20. yüzyıl başı)

1842’de imzalanan Nanking Antlaşması ile İngiltere Hong Kong’u resmen elde etti. Bu gelişme Makao’nun ticari ve siyasi gücünü derinden etkiledi. Hong Kong, kısa sürede Asya’nın en önemli limanlarından biri hâline gelirken, Makao görece geri planda kaldı. Ancak bu durum, Makao’nun tarihsel gelişimini tamamen durdurmadı.

Makao’nun Değişen Rolü

19. yüzyıl sonlarında Makao, büyük çaplı ticaret limanı olma özelliğini yitirmiş olsa da, kıymetli taşlar, tütün, tekstil ve afyon gibi malların kaçak yollarla taşındığı bir merkez olarak varlığını sürdürdü. Aynı zamanda Makao, dini ve kültürel mirasını da koruyarak Batı ile Doğu arasında "manevi bir köprü" olmaya devam etti.

Eğitim ve Matbaacılıkta Makao

Makao, aynı zamanda Çin’de Batı tarzı modern eğitimin ilk uygulandığı yerlerden biri oldu. Cizvitlerin öncülüğünde açılan okullar, modern bilim, dil ve felsefenin yayılmasına katkı sağladı. Ayrıca Çin’deki ilk matbaa faaliyetlerinden bazıları da Makao’da gerçekleşti. Bu yönüyle Makao, Çin modernleşmesinin entelektüel kaynaklarından biri olarak görülebilir.

7) 20. Yüzyılda Makao: Kimlik Arayışı ve Siyasi Çalkantılar

Makao, 20. yüzyıl boyunca Asya'daki değişen jeopolitik dengelerin gölgesinde kimlik krizleri ve siyasi belirsizliklerle karşı karşıya kaldı. Bu yüzyıl, hem Portekiz’in hem de Çin’in büyük dönüşümler geçirdiği bir dönemdi ve bu değişimler doğrudan Makao’yu da etkiledi.

I. Dünya Savaşı ve Sonrası

I. Dünya Savaşı sırasında Makao, doğrudan bir çatışma yaşamamış olsa da, dünya ticaretindeki daralma ve bölgesel belirsizlikler nedeniyle ekonomik olarak zorlandı. Savaşın ardından, Çin’de Cumhuriyet rejiminin kurulması (1912) ve iç savaşın patlak vermesi, Makao’daki Çinli halk arasında siyasi bilinçlenmeyi artırdı.

II. Dünya Savaşı ve Japon Tehdidi

1937 yılında başlayan Çin-Japon Savaşı ve 1941’de Japonya’nın Pasifik’teki saldırıları ile birlikte Makao yeniden kritik bir konuma geldi. Portekiz, II. Dünya Savaşı’nda resmen tarafsız kaldı ve bu durum Makao’yu Japon işgalinden kısmen korudu. Ancak Japonların bölgeye baskısı ve ekonomik ambargolar, Makao’da büyük kıtlıklara ve nüfus hareketlerine neden oldu. Binlerce Çinli, Japon işgalinden kaçarak Makao’ya sığındı.

Savaş Sonrası Dönem: Değişen Dünya Düzeni

1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Makao’nun durumu yeniden tartışmalı hâle geldi. Komünist rejim, Batılı sömürge varlıklarına karşı tavır aldı; ancak Makao’ya doğrudan müdahale etmedi. Bunun başlıca nedeni, Portekiz’in Sovyetler Birliği ile iyi ilişkiler kurmuş olması ve Makao’nun Batı dünyasıyla sınırlı bir etkileşimde bulunmasıydı.

1966 “12-3 Olayları” (Aralık 3 Ayaklanması)

Makao’daki en büyük iç karışıklıklardan biri, 3 Aralık 1966’da patlak verdi. Çin Kültür Devrimi’nin etkisiyle Makao’daki Çinli komünist unsurlar, Portekiz yönetimine karşı büyük çaplı gösteriler düzenlediler. Portekiz polisinin bir okul inşaatını durdurması bahane edilerek başlayan protestolar, kısa sürede rejim karşıtı bir isyana dönüştü. Bu olaylar sırasında 8 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.

Olayların sonunda Portekiz yönetimi, Çinli komünist grupların baskısına boyun eğerek birçok ayrıcalığı onlara tanımak zorunda kaldı. Bu gelişmeler, Makao’da Portekiz’in sembolik bir yöneticiye dönüştüğü bir dönemi başlattı. Çinli gruplar ise fiilî yönetime ortak oldular.

8) 1974 Portekiz Devrimi ve Koloni Politikasının Değişimi

1974 yılında Portekiz'de gerçekleşen Karanfil Devrimi, ülkenin tüm kolonilerine bakışını değiştirdi. Bu devrimle birlikte Portekiz'de diktatörlük sona ermiş, demokratik bir yönetim kurulmuştu. Yeni yönetim, sömürgelerin bağımsızlıklarına destek vermeye ve kolonyal yönetim anlayışını sona erdirmeye karar verdi.

Makao’nun Hukuki Statüsü Gündemde

Bu gelişmenin ardından Portekiz, Makao’nun da Çin’e devredilmesi gerektiğini kabul etti. Ancak Çin yönetimi, Hong Kong’un devriyle birlikte ele alınması gerektiğini belirterek hemen bir birleşme istemedi. Bunun yerine Makao’yu bir “Çin toprağı” olarak tanımakla birlikte, Portekiz’in yönetimine geçici olarak göz yummaya devam etti. Böylece Makao, bir tür diplomatik "askıya alınmışlık" durumuna girdi.

1987 yılında Çin ve Portekiz arasında yapılan görüşmeler sonucunda "Makao’nun Statüsüne Dair Ortak Bildiri" imzalandı. Bu anlaşmaya göre Makao, 20 Aralık 1999 tarihinde Çin’e devredilecekti. Böylece Makao’nun Portekiz yönetimindeki 442 yıllık tarihi resmen sona erecekti.

9) Makao’nun Çin’e Devri Süreci (1987–1999)

1987’de imzalanan anlaşma uyarınca Makao, Çin’e devredilecekti. Bu süreç Hong Kong’un devriyle paralel yürütüldü ve "bir ülke, iki sistem" formülü temel alındı. Bu modele göre, Makao 50 yıl boyunca (2049’a kadar) Çin’in sosyalist sistemi dışında kalacak, kapitalist sistemini ve özerk yapısını koruyacaktı.

1999: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı

20 Aralık 1999 gecesi düzenlenen törenle Makao, Çin'e devredildi. Törende Çin bayrağı göndere çekilirken, Portekiz bayrağı sessizce indirildi. Bu an, Asya’da Batılı sömürgeciliğin son sayfasının kapanması olarak tarihe geçti. Aynı zamanda bu devir, Makao’nun kendi kimliğini Çin içinde yeniden inşa edeceği bir sürecin başlangıcı oldu.

10) 1999 Sonrası “Bir Ülke, İki Sistem” Uygulaması

Makao’nun Çin’e devriyle birlikte, "bir ülke, iki sistem" modeli çerçevesinde yönetimi yeniden yapılandırıldı. Bu model, Makao’nun Çin'e ait olmasını kabul ederken, kendi ekonomik ve idari sistemini 50 yıl boyunca (2049’a kadar) korumasına imkân tanıdı. Böylece Makao, Çin’in “özel idari bölgelerinden” (ÖİB) biri hâline geldi.

Yeni Anayasal Düzen: Temel Yasa

Makao’nun yeni yönetimi, 1993 yılında Çin Ulusal Halk Kongresi tarafından onaylanan ve 1999’da yürürlüğe giren Makao Temel Yasası (Basic Law) ile şekillendi. Bu yasa ile Makao’ya şu haklar ve yetkiler verildi:

Kendi yasalarını yapma yetkisi

Yargı bağımsızlığı ve İngiliz-Avrupa hukuk sisteminin devamı

Ayrı bir gümrük bölgesi ve serbest ticaret alanı

Kendi para birimi (Makao Patakası – MOP)

Kendi pasaport sistemi

Kendi gümrük, göçmenlik ve polis birimleri

Ancak dış politika ve savunma Çin’in yetki alanında kaldı. Böylece Makao, Çin'e bağlı ancak yüksek derecede özerk bir bölge statüsünde varlığını sürdürmeye başladı.

Siyasi Yapı

Makao, Çin’in atadığı bir vali (Chief Executive) tarafından yönetilmektedir. Bu yönetici, Makao’daki bir seçim komitesi tarafından önerilir, ardından Çin Merkezi Hükûmeti tarafından atanır. Yasama meclisi ise hem seçimle hem de atama yoluyla belirlenir. Bu yapı, kısmen demokratik ancak Çin’in denetimini elinde tuttuğu bir yönetim sistemidir.

11) 21. Yüzyılda Makao: Ekonomik Patlama ve Dönüşüm

Makao, 2000’li yıllarda beklenmedik bir şekilde Asya’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri hâline geldi. Bu büyümenin temel nedeni ise kumar endüstrisinin liberalleştirilmesi oldu.

Kumar Cenneti: Doğu’nun Las Vegas’ı

2002 yılında Makao hükûmeti, kumarhaneler üzerindeki tekel uygulamasını kaldırarak uluslararası şirketlerin yatırım yapmasının önünü açtı. Bu karar, Las Vegas merkezli dev kumar şirketlerinin Makao’ya yönelmesine neden oldu. Kısa süre içinde Venetian Macao, City of Dreams, Grand Lisboa gibi mega-kumar kompleksleri inşa edildi.

Makao, 2006 yılında Las Vegas’ı geçerek dünyanın en büyük kumarhane gelirine sahip bölgesi hâline geldi. Bugün Makao’nun kamu gelirlerinin yaklaşık %80’i kumar turizminden gelmektedir.

Turizm ve Altyapı

Kumarhanelerle birlikte lüks oteller, alışveriş merkezleri, eğlence kompleksleri ve kültürel etkinlik merkezleri de gelişti. Bu süreçte Çin anakarasından gelen turistlerin sayısı milyonlara ulaştı. Ayrıca Makao’nun 2005 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan “Tarihi Kent Merkezi”, kültür turizmini de destekledi.

Bunun yanında:

Makao Uluslararası Havalimanı genişletildi.

2018’de tamamlanan Hong Kong–Zhuhai–Makao Köprüsü, Çin’in üç büyük ekonomik bölgesini birbirine bağladı ve Makao’nun bölgesel entegrasyonunu artırdı.

Ekonomik Riskler ve Eleştiriler

Makao’nun aşırı şekilde kumar ekonomisine bağımlı hâle gelmesi, ciddi bir kırılganlık yaratmıştır. Özellikle:

Çin’in yolsuzluk karşıtı kampanyaları,

Pandemi döneminde sınırların kapanması,

Kripto para ve offshore finans yasalarının sıkılaştırılması,

gibi gelişmeler, Makao’nun gelirlerini doğrudan etkileyerek çeşitliliğin eksikliğini ortaya koymuştur. Bu durum, son yıllarda Makao’nun ekonomik çeşitliliğe yönelme ihtiyacını gündeme getirmiştir.

12) Kültürel Kimlik ve Günümüz Makao’su

Makao, bugün hem Çinli hem de Latin/Avrupalı kimlik unsurlarını bünyesinde barındıran benzersiz bir kültürel mozaiktir.

Dil, Din ve Eğitim

Makao’da resmi diller Çince (Kantonca) ve Portekizce’dir. Ancak halk arasında İngilizce ve Mandarin Çincesi de giderek yaygınlaşmaktadır. Katolik kiliseleri, Budist tapınaklar ve Taoist mabetler hâlen bir arada bulunmaktadır.

Makao Üniversitesi gibi kurumlar, hem yerel hem uluslararası öğrencilere hizmet vermekte, çok dilli ve çok kültürlü bir eğitim ortamı sunmaktadır.

Medya ve Sivil Özgürlükler

Makao, Hong Kong’a kıyasla daha az siyasi gösteri ve protesto yaşanan bir bölgedir. Çin’in merkezi yönetimiyle daha az sürtüşme yaşayan Makao’da medya üzerindeki kontrol daha yumuşaktır, ancak artan şekilde sansür uygulamaları gözlemlenmektedir.

13) Sonuç: Makao’nun Sömürgecilikten Günümüze Uzanan Eşsiz Yolculuğu

Makao’nun hikâyesi, klasik sömürgecilik örneklerinden farklı bir çerçevede ilerlemiş, Batı ile Doğu'nun karşılaştığı ve kaynaştığı ender coğrafyalardan biri olmuştur. 1557 yılında küçük bir ticaret limanı olarak başlayan bu yolculuk, 1999 yılında Asya’daki son sömürge toprağının Çin’e dönüşüyle yeni bir döneme evrilmiştir.

Bugün Makao:

Tarihî kimliğiyle dünya mirası kabul edilen bir şehir,

Ekonomik olarak dünyanın en güçlü kumar turizmi merkezlerinden biri,

Çin’in “bir ülke, iki sistem” modelini uyguladığı örnek bir ÖİB,

Ve aynı zamanda kültürel olarak hem Çinli hem Portekizli olan hibrit bir yapıdır.

Makao’nun geleceği, Çin’in bölgesel politikaları, küresel ekonomi ve bölgesel entegrasyon süreçleriyle yakından bağlantılıdır. Ancak geçmişi, onu benzersiz ve tarih boyunca eşine az rastlanır bir örnek hâline getirmiştir.

Makao Hong Kong'a göre bu yapılanmayı daha sade bir şekilde atlatmıştır. Hatta halkta bu hibrit sistem de rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamına devam etmektedir. 


Medler: Antik Dünyanın Güçlü İmparatorluğu ve Tarihe Etkileri

Medler Medler, Antik Çağ'ın en dikkat çekici halklarından biri olup, özellikle İran coğrafyasının tarihinde derin izler bırakmıştır. M....