#hristiyanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#hristiyanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2025 Salı

Nasturiler: Doğu’nun Hristiyan Topluluğu

Nasturilik
Nasturiler, Hristiyanlığın Doğu Süryani geleneğine bağlı bir kolunu temsil eden ve kökleri Antik Mezopotamya’ya kadar uzanan kadim bir Hristiyan topluluğudur. Günümüzde “Doğu Asurîleri” ya da “Asurîler” olarak da bilinirler. Nasturilik terimi, 5. yüzyılda yaşamış olan Konstantinopolis Patriği Nestorius’un teolojik görüşlerine dayandığı için bu adla anılmışlardır. Nestorius, Hz. İsa’nın ilahi ve beşeri doğasının birbirinden ayrı olduğunu savunmuş, bu görüşü ise 431’deki Efes Konsili'nde sapkın (heretik) ilan edilmiştir. Bu ayrım, Roma ve Bizans kiliseleri tarafından reddedilse de, Mezopotamya ve İran coğrafyasında kabul görmüş ve Nasturi Kilisesi adı verilen bir mezhep ortaya çıkmıştır.

Tarihsel Gelişimleri
Nasturilik, özellikle Sasani İmparatorluğu’nun hoşgörülü yaklaşımı sayesinde Mezopotamya, İran, Orta Asya ve hatta Çin'e kadar yayılmıştır. Bu mezhebin mensupları, “Doğu Kilisesi” olarak da adlandırılan “Doğu Asur Kilisesi”ne bağlıdır. 7. ve 8. yüzyıllarda İpek Yolu boyunca etkili olan Nasturi misyonerleri, Hristiyanlığı Asya’nın iç bölgelerine kadar taşımışlardır. Çin Tang Hanedanı döneminde Nasturilik resmen tanınmış, hatta başkent Chang’an’da kiliseler kurulmuştur.

Nasturiler, 13. yüzyıla kadar birçok bölgede kültürel ve dini açıdan etkili olmuşlardır. Ancak Moğol istilaları, Timur’un katliamları ve daha sonra Osmanlı-Safevi savaşlarının yaşandığı coğrafyalarda büyük kayıplar yaşamışlardır. 19. yüzyıldan itibaren Batılı misyonerlerin bölgeye girmesiyle birlikte Nasturilerle Avrupa kiliseleri arasında temaslar artmış, bu da mezhep içinde bölünmelere neden olmuştur. Bazı Nasturiler Katolikliğe geçerek "Keldani Katolik Kilisesi"ni oluşturmuşlardır.

Osmanlı Dönemi ve Sonrası
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan Nasturiler, özellikle Hakkâri ve çevresinde yoğunlaşmışlardı. Yarı özerk yapılarla yaşamlarını sürdüren bu topluluklar, 19. yüzyılda merkezi otoritenin güçlenmesiyle Osmanlı ile çeşitli gerilimler yaşamışlardır. I. Dünya Savaşı sırasında ise Nasturiler, diğer bazı Hristiyan azınlıklar gibi büyük trajedilere maruz kalmış, bir kısmı İran’a, Irak’a ve Suriye’ye göç etmek zorunda kalmıştır.

1920'li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte, Türkiye’de kalan Nasturi nüfusu iyice azalmıştır. Bugün Irak, İran, Suriye ve Lübnan’da Nasturi toplulukları bulunmakla birlikte; ABD, Avustralya, İsveç ve Almanya gibi ülkelere de göç etmiş büyük bir diasporaya sahiptirler.

Kültürel ve Dini Kimlik
Nasturiler, Süryanice’nin doğu lehçesini konuşurlar ve dini ayinlerini bu kadim dilde gerçekleştirirler. İnançlarına göre Hz. İsa iki ayrı doğaya sahiptir ve bu görüşleri onları diğer Hristiyan mezheplerinden ayırır. Günümüzde Nasturi Kilisesi, çeşitli zorluklara rağmen varlığını sürdürmekte; kimliğini, dilini ve inancını koruma mücadelesi vermektedir.

Kaynakça

1. Atmaca, Metin. Nasturiler ve Osmanlı İdaresi (1839–1914). İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2009.


2. Ataseven, Yavuz. “Nasturiler.” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (TDV İA), cilt 32, İstanbul: TDV Yayınları, 2006, ss. 385–389.


3. Aytekin, Eser. Hakkari ve Nasturiler (1839–1924). Ankara: Berikan Yayınları, 2014.


4. Gaunt, David. Katliamlar, Direniş, Koruyucular: Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Anadolu’da Müslüman-Hristiyan İlişkileri. Çev. Gökhan Kaya. İstanbul: İletişim Yayınları, 2015.


5. Mutlu, Servet. “Osmanlı Döneminde ve Cumhuriyetin İlk Yıllarında Nasturiler.” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt 6, sayı 26, 2013, ss. 332–340.


6. Çiçek, Kemal. “Osmanlı Arşiv Belgelerinde Nasturiler.” Belleten, cilt 64, sayı 241, 2000, ss. 73–106.


7. Şahin, M. Fatih. Osmanlı Dönemi Hristiyan Mezhepleri ve Misyonerlik Faaliyetleri. İstanbul: Kök Yayıncılık, 2007.


8. T.C. Kültür Bakanlığı. Azınlık Raporları ve Etnik Yapı Çalışmaları Arşivi. Ankara, 1998.

7 Mayıs 2025 Çarşamba

Ortodoks Hristiyanlık: İnanç, Tarih ve Kültürün Birlikteliği

Ortodoks Hristiyanlık: İnanç, Tarih ve Kültürün Birlikteliği

1) Giriş
Ortodoks Hristiyanlık, Hristiyanlığın en eski ve en köklü mezheplerinden biridir. Roma İmparatorluğu'nun doğusunda gelişmiş olan bu mezhep, Katolik ve Protestan mezheplerinden farklı olarak kendi teolojik, litürjik ve idari geleneklerine sahiptir. “Doğu Ortodoksluğu” olarak da bilinen bu inanç sistemi, günümüzde başta Yunanistan, Rusya, Sırbistan, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan ve Ermenistan gibi ülkelerde yaygındır. Ortodoks kelimesi, Yunanca “orthos” (doğru) ve “doxa” (inanış) kelimelerinden türemiştir; yani "doğru inanç" anlamına gelir.

2) Tarihsel Arka Planı
Ortodoks Hristiyanlık, erken Hristiyan kilisesinin doğu kısmında kök salmış bir gelenektir. Hristiyanlık, MS 1. yüzyılda Kudüs'te doğduktan sonra Roma İmparatorluğu’nun farklı bölgelerine yayılmış, bu yayılma sırasında farklı kültürel etkilerle şekillenmiştir. MS 1054 yılında gerçekleşen “Büyük Bölünme” (Schisma), Hristiyan dünyasını ikiye ayırdı: Batı’daki Roma Katolik Kilisesi ve Doğu’daki Ortodoks Kiliseleri. Bu ayrılığın nedenleri arasında teolojik anlaşmazlıklar, Papa’nın otoritesi, dil farkları (Latince ve Yunanca), siyasi çekişmeler sayılabilir.

3) İnanç Sistemi ve Teoloji
Ortodoks Hristiyanlık, Kutsal Kitap'ın yanı sıra yedi ekümenik konsilin kararlarını ve Kilise Babalarının öğretilerini temel alır. Teslis inancı (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un birliği) Ortodoks teolojisinin temel taşlarından biridir. İsa Mesih’in hem tamamen Tanrı hem tamamen insan olduğuna inanılır. Kurtuluş, imanla birlikte Tanrı'nın lütfu ve insanın Tanrı’yla iş birliği içinde olmasıyla mümkündür.

Ortodokslukta orijinal günah kavramı vardır; ancak Batı Hristiyanlığından biraz farklı yorumlanır. İnsan doğasının bozulduğuna inanılır fakat bu bozulma, Tanrı’nın suretinde yaratılmış insanın ilahi yönünü tamamen yok etmez. Mezhepler arasında aşırı derecede farklılıklar vardır. Ama genel olarak tamamen değiştirilmemiştir. İşlerine geldiği gibi değiştirmişlerdir. Müslümanlık dışındaki genel dinlerdeki tüm inanışlar tamamen olmasa da tahrip edilmiş olarak kabul edilir. 

4) İbadet ve Ritüeller
Ortodoks ibadeti, görsel ve işitsel olarak oldukça zengin ve semboliktir. İkonlar, ilahi okumaları, tütsü, dualar ve ayinlerde kullanılan özel giysiler, ibadet deneyimini daha derinleştirir. En önemli ibadet, “İlahi Litürji” olarak adlandırılan Eucharist (Komünyon) ayinidir. Bu ayin sırasında ekmek ve şarabın İsa’nın bedenine ve kanına dönüştüğüne inanılır.

Yedi kutsal sakrament (mystery) kabul edilir: vaftiz, kutsal komünyon, meshetme, tövbe, evlilik, kutsal takdis ve hastaların meshedilmesi. Vaftiz genellikle bebeklik döneminde tam suya daldırılarak yapılır.

5) Kilise Yapısı ve Yönetimi
Ortodoks Kilisesi, merkezi bir otoriteye bağlı değildir. Her ulusal kilise (örneğin Rus Ortodoks, Yunan Ortodoks, Sırp Ortodoks vb.) kendi patrikliği tarafından yönetilir. En yüksek onursal makam, İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesin'de bulunan “ Patrik”tir; fakat bu makamın diğer patriklere doğrudan yönetimsel bir üstünlüğü yoktur. Ortodokslar arasında yönetim, kolektif ve sinodaldir, yani kilise konseyleri tarafından alınan ortak kararlarla yürütülür.

6) Kültürel Etkileri
Ortodoks Hristiyanlık, bağlı olduğu toplumların kültürel kimliğini derinden etkilemiştir. Mimari, ikonografi, müzik ve geleneksel takvimler üzerinde Ortodoksluğun izleri yoğun şekilde hissedilir. Örneğin Bizans mimarisiyle inşa edilen kiliseler, mozaiklerle süslenmiş iç mekanları ve büyük kubbeleriyle dikkat çeker. Ortodoks ikonaları ise sadece sanat eseri değil, ibadet aracı olarak da kabul edilir.

7) Ortadoksluğun Günümüzdeki Yeri
Bugün dünya genelinde yaklaşık 220 milyon Ortodoks Hristiyan bulunmaktadır. Modern çağın sekülerleşme süreci, göçler ve teknolojik değişimler Ortodoks topluluklar üzerinde de etkili olmuştur. Ancak yine de geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı sürdüren Ortodoks kiliseleri, tarih boyunca değişmeyen bir dini sadakati temsil etmektedir.

Medler: Antik Dünyanın Güçlü İmparatorluğu ve Tarihe Etkileri

Medler Medler, Antik Çağ'ın en dikkat çekici halklarından biri olup, özellikle İran coğrafyasının tarihinde derin izler bırakmıştır. M....