Kartaca, Antik Akdeniz’in en güçlü denizci medeniyetlerinden biri olarak tarih sahnesine damga vurmuş bir uygarlıktır. Günümüzde Tunus’un başkenti olan Tunus’un bulunduğu yerde kurulmuş olan bu şehir-devlet, ticaret, denizcilik, siyaset ve savaş alanlarındaki başarılarıyla Roma İmparatorluğu’nun en büyük rakiplerinden biri hâline gelmiştir. Kartaca'nın hikâyesi, sadece savaşlardan ibaret değildir; aynı zamanda bir medeniyetin yükselişi, kültürel zenginliği ve nihai çöküşünün de öyküsüdür.
Kartaca, M.Ö. 9. yüzyılda, Fenikeliler tarafından kurulmuştur. Fenikeliler, bugünkü Lübnan topraklarında yer alan antik bir Sami halkıydı ve deniz ticaretindeki ustalıklarıyla bilinirlerdi. Bu halkın en güçlü şehirlerinden biri olan Sur (Tyros), artan nüfus ve ekonomik baskılar nedeniyle yeni koloniler kurma ihtiyacı duymuştu. Bu bağlamda Kartaca da bir koloni olarak doğmuştur.
Efsaneye göre, Kartaca’yı kuran kişi Dido ya da Elissa adında Sur’lu bir prensti. Erkek kardeşi Pygmalion’un zulmünden kaçarak Akdeniz’in batı ucuna giden Dido, burada bir arazi satın alır ve Kartaca’yı kurar. "Qart Hadasht" yani “Yeni Şehir” anlamına gelen Kartaca, kısa sürede büyüyerek Fenike kültürünü Batı Akdeniz’e taşımıştır.
Kartaca'nın başarısının ardındaki en büyük etkenlerden biri, güçlü ticaret ağıydı. Şehir, İtalya, İber Yarımadası, Kuzey Afrika ve hatta Britanya’ya kadar uzanan geniş bir ticaret zincirine sahipti. Kartacalılara göre deniz, hem bir geçim kaynağı hem de bir imparatorluk kurmanın anahtarıydı.
Kartaca'nın tüccarları, özellikle metaller (gümüş, kalay, demir), zeytinyağı, şarap, kumaş ve mor renkli boyalarla (özellikle Sur moru) tanınırlardı. Ayrıca, Afrika içlerinden altın, fildişi, egzotik hayvanlar ve köleler getirerek bunları Avrupa ve Yakın Doğu pazarlarında satarlardı.
Kartaca’nın gücü öyle büyüktü ki, Batı Akdeniz’de Roma öncesi dönemin ticari merkezi hâline gelmişti. Ancak bu ticari üstünlük, Kartaca’yı zamanla Roma’nın hedefi hâline getirecekti.
Kartaca’nın bir başka güçlü yönü ise donanmasıydı. Kartacalılara göre denizcilik sadece ticaret için değil, aynı zamanda savaş için de hayati öneme sahipti. Akdeniz’in en büyük ve en iyi organize edilmiş donanmasına sahip olan Kartaca, binlerce kürekli gemiden oluşan filosu sayesinde denizlerin hâkimi olmuştu.
Kara orduları ise genellikle paralı askerlerden oluşuyordu. Bu ordularda İberler, Galyalılar, Libyalılar ve Numidyalılar gibi çok farklı etnik gruplar görev alırdı. Ancak bu çeşitlilik, zaman zaman sadakat sorunlarını da beraberinde getirmiştir.
Ordunun başında bulunan generaller genellikle aristokrat ailelerden gelir, en tanınmışı ise hiç kuşkusuz Hannibal Barca’dır. Hannibal, İkinci Pön Savaşı’nda Roma’ya karşı Alp Dağları’nı filleriyle aşarak düzenlediği efsanevi seferle tarihe geçmiş.
Kartaca ile Roma arasındaki rekabet, M.Ö. 264 yılında patlak veren Pön Savaşları ile zirveye ulaştı. Bu savaşlar, tarihin en kanlı ve yıkıcı mücadelelerinden biri olarak kabul edilir.
Birinci Pön Savaşı (M.Ö. 264–241): Bu savaş, Sicilya Adası üzerindeki hakimiyet mücadelesiyle başlamıştır. Başta denizde üstün olan Kartaca, zamanla Roma’nın geliştirdiği yeni donanma teknolojileri karşısında gerilemiş ve savaşı kaybetmiştir. Savaş sonunda Kartaca, Sicilya’yı Roma’ya bırakmak zorunda kalmış ve ağır savaş tazminatı ödemeye mahkûm edilmiştir.
İkinci Pön Savaşı (M.Ö. 218–201): İkinci Pön Savaşı, Hannibal’ın İspanya’dan yola çıkarak Alpleri aşması ve Roma topraklarına ulaşmasıyla başlar. Hannibal, Trebia, Trasimene ve Cannae gibi savaşlarda Romalıları ağır yenilgilere uğratmıştır. Ancak Roma, uzun vadeli stratejiler ve güçlü savunma sayesinde Hannibal’ın ilerleyişini durdurmuştur. General Scipio Africanus’un Kartaca’ya düzenlediği Zama Seferi (M.Ö. 202), Hannibal’ın yenilgisiyle sonuçlanmış ve Kartaca büyük bir darbe almıştır.
Üçüncü Pön Savaşı (M.Ö. 149–146): Roma, Kartaca’nın tekrar güçlenmesinden endişe ederek bu sefer doğrudan şehri hedef aldı. Kartaca, üç yıl boyunca direndi. Ancak M.Ö. 146 yılında Roma generali Scipio Aemilianus’un ordusu şehri ele geçirerek yaktı, yerle bir etti. Şehir halkı ya öldürüldü ya da köle yapıldı. Böylece Kartaca’nın bağımsızlığı tamamen sona erdi.
Kartaca toplumu, Fenike kökenli olmasına rağmen zamanla Afrika ve Akdeniz’in farklı kültürlerinden etkilenmiştir. Dini yapısı çok tanrılıydı. En çok tapınılan tanrılar arasında Baal Hammon (baş tanrı) ve Tanit (ana tanrıça) yer alır. Kartaca dininde çocuk kurbanları uygulandığına dair tartışmalı arkeolojik kanıtlar mevcuttur. Bazı tarihçilere göre bu iddialar Roma propagandasının ürünüdür, bazılarına göre ise gerçektir.
Kartaca’da sosyal yapı aristokrasiye dayalıydı. Zengin tüccarlar ve soylular Senato benzeri bir mecliste söz sahibiydi. Yönetim çoğu zaman seçilmiş iki suffete (konsül benzeri lider) ve bir aristokrat meclisine dayanıyordu.
Dil olarak Fenikece konuşulsa da zamanla Pun dili adı verilen lehçe gelişmiştir. Yazı dili, Fenike alfabesinin bir türevidir. Ancak Kartaca’da yazılı kaynaklar çok az günümüze ulaşmıştır, çünkü Roma şehri yok ettikten sonra belgeleri de büyük oranda yok etmiştir.
Kartaca’nın tarih sahnesinden silinmiş olması, mirasının da unutulacağı anlamına gelmemiştir. Bugün Kartaca, Batı uygarlığı tarihindeki en büyük şehir devletlerinden biri olarak anılır. Arkeolojik kalıntılar hâlâ Tunus’un kıyı şeridinde görülebilmektedir. UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilen Kartaca harabeleri, tarihseverler ve arkeologlar için büyüleyici bir uğrak noktasıdır.
Ayrıca Roma tarihçileri sayesinde Kartaca hakkında detaylı bilgiler günümüze ulaşmıştır. Her ne kadar bu bilgiler zaman zaman taraflı ve düşmanca olsa da, Kartaca'nın gücünü ve kültürel zenginliğini yansıtır.
Kartaca, tarihin en güçlü ve etkili uygarlıklarından biri olmasına rağmen Roma karşısında yenilmiş ve yok edilmiştir. Ancak bu yenilgi, Kartaca’nın tarih içindeki yerini silmemiştir. Denizciliği, ticareti, askeri dehası ve kültürü ile Kartaca, hâlâ Antik Akdeniz’in en gizemli ve hayranlık uyandıran şehirlerinden biri olarak hafızalarda yaşamaya devam etmektedir.
Kartaca’nın hikâyesi, bir medeniyetin hem ticaretle yükselebileceğini hem de savaşla yok olabileceğini gösteren çarpıcı bir örnektir. Hannibal gibi bir generalin izinden yürümek isteyen her tarih meraklısı için Kartaca, sadece bir şehir değil, bir efsanedir.
.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)
.jpeg)