Erzurum Kongresi: Ulusal Birliğe Giden Yolda Tarihi Bir Adım
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde dönüm noktalarından biri olan Erzurum Kongresi, 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanmıştır. I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti fiilen sona erme sürecine girmiş, ülke işgallere açık hale gelmiştir. Anadolu’nun dört bir yanı işgal edilirken halk, varlığını koruma yolunda kendi iradesiyle harekete geçmiştir. Bu noktada Erzurum Kongresi, yalnızca bölgesel bir toplantı olmanın ötesine geçerek ulusal mücadelenin temel ilkelerini ortaya koyan bir kongre olmuştur.
Erzurum Kongresi’nin toplanma amacı, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’nin Ermenistan ve Gürcistan gibi devletlerin toprak taleplerine karşı savunulması ve bölgenin geleceğinin güvence altına alınmasıydı. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 24. maddesi gereğince bizim elimizi ayağımızı bağlayan bir durumdur. Nedeni ise, doğu vilayetlerinde bir karışıklık çıkarsa buraların İtilaf Devletleri tarafından işgal edilebileceğini öngörüyordu. Bu durum bölgede yaşayan Müslüman ve Türk olan halkları korkutan bir gelişmeydi.
Ermeniler, Batılı devletlerin desteğiyle Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet kurma hayali içindeydi. Buna karşılık bölgedeki Türk halkı, haklarını savunmak amacıyla Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısı altında birleşmişti. Bu cemiyetin çalışmaları, Erzurum Kongresi’nin temelini oluşturmuştur.
23 Temmuz 1919’da Erzurum’daki Kışla Binası’nda kongre açılmıştır. Toplantıya Erzurum, Sivas, Trabzon, Bitlis ve Van gibi doğu illerinden gelen 56 delege katılmıştır. Ancak çeşitli nedenlerle katılım sağlayamayan iller de olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, o dönem askerlik görevinden istifa ederek sivil bir kimlikle kongreye katılmış ve başkan seçilmiştir.
Bu gelişme, milli mücadelede çok önemli bir kırılma noktasıdır. Mustafa Kemal Paşa, artık resmi bir görevle değil, halkın temsilcisi olarak mücadeleye devam edeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir.
Kongrede hem bölgesel hem de ulusal nitelikte önemli kararlar alınmıştır. Özetle şu şekildedir:
1] Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz. Bu karar, Misak-ı Milli’nin temelini oluşturmuş ve ulusal bütünlüğü savunmuştur.
2] Her türlü işgale karşı millet topyekûn direnecektir. İşgale karşı pasif kalınmayacak, gerekirse silahlı mücadeleye başvurulacaktır.
3] İstanbul Hükûmeti görevini yapamazsa, millet kendi geleceğini kendisi belirleyecektir. Bu karar, ileride kurulacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine giden yolu açmıştır.
4] Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir. Amerikan mandası tartışmalarının yoğun olduğu dönemde, Erzurum Kongresi bağımsızlıktan asla taviz verilmeyeceğini ilan etmiştir.
5] Azınlıklara, Türk milletinin sosyal ve siyasi haklarını zedeleyecek ayrıcalıklar verilmeyecektir. Bu madde, hem eşitlik ilkesini vurgulamış hem de milletin bölünmesini engellemeyi hedeflemiştir.
6] Geçici bir hükümet kurulacak, bu hükümet milli iradeye dayanacaktır. Böylece halkın iradesinin esas alınacağı bir yönetim anlayışı ortaya konmuştur.
Erzurum Kongresi, sadece Doğu Anadolu’nun değil, bütün Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi için yol haritası çizmiştir. Bu yönüyle şu noktalarda önemlidir:
1] İlk kez ulusal bağımsızlık fikri resmen ortaya konmuştur.
2] Mustafa Kemal Paşa, liderliğini pekiştirmiştir.
3] Ulusal sınırlar kavramı Misak-ı Milli’ye giden sürecin temelini oluşturmuştur.
4] Halkın iradesine dayalı bir yönetim anlayışı vurgulanmıştır.
Ayrıca kongre, Sivas Kongresi’nin de öncüsü olmuştur. Erzurum’da alınan kararların birçoğu, Sivas’ta tüm ulusu kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Erzurum Kongresi, Mustafa Kemal’in hem siyasi hem de askeri kariyerinde kritik bir aşamadır. Askerlik görevinden istifa ederek “sine-i millete” katılması, onun milletle bütünleştiğinin göstergesidir. Kongrede yaptığı konuşmalar ve aldığı sorumluluk, liderliğini pekiştirmiştir. Bu süreçten sonra Mustafa Kemal, yalnızca bir komutan değil, aynı zamanda milletin öncüsü olmuştur.
Erzurum Kongresi, Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı en önemli adımlardan biridir. Burada alınan kararlar, yalnızca bir kongre salonunda kalmamış; kısa süre içinde Anadolu’nun her köşesine yayılmış ve ulusal direnişin temel ilkeleri haline gelmiştir. “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” sözü, bugün de Türk milletinin bağımsızlık anlayışını en güzel şekilde yansıtan bir ifadedir.
Sonuç olarak, Erzurum Kongresi sadece 1919’un şartlarında değil, Türk tarihinin bütününde özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi olmuştur.