kurtuluş savaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kurtuluş savaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2025 Pazartesi

Erzurum Kongresi: Ulusal Birliğe Giden Yolda Tarihi Bir Adım

Erzurum Kongresi: Ulusal Birliğe Giden Yolda Tarihi Bir Adım


 

 Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde dönüm noktalarından biri olan Erzurum Kongresi, 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanmıştır. I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti fiilen sona erme sürecine girmiş, ülke işgallere açık hale gelmiştir. Anadolu’nun dört bir yanı işgal edilirken halk, varlığını koruma yolunda kendi iradesiyle harekete geçmiştir. Bu noktada Erzurum Kongresi, yalnızca bölgesel bir toplantı olmanın ötesine geçerek ulusal mücadelenin temel ilkelerini ortaya koyan bir kongre olmuştur.

 Erzurum Kongresi’nin toplanma amacı, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’nin Ermenistan ve Gürcistan gibi devletlerin toprak taleplerine karşı savunulması ve bölgenin geleceğinin güvence altına alınmasıydı. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 24. maddesi gereğince bizim elimizi ayağımızı bağlayan bir durumdur. Nedeni ise, doğu vilayetlerinde bir karışıklık çıkarsa buraların İtilaf Devletleri tarafından işgal edilebileceğini öngörüyordu. Bu durum bölgede yaşayan Müslüman ve Türk olan halkları korkutan bir gelişmeydi.

 Ermeniler, Batılı devletlerin desteğiyle Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet kurma hayali içindeydi. Buna karşılık bölgedeki Türk halkı, haklarını savunmak amacıyla Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti çatısı altında birleşmişti. Bu cemiyetin çalışmaları, Erzurum Kongresi’nin temelini oluşturmuştur.

 23 Temmuz 1919’da Erzurum’daki Kışla Binası’nda kongre açılmıştır. Toplantıya Erzurum, Sivas, Trabzon, Bitlis ve Van gibi doğu illerinden gelen 56 delege katılmıştır. Ancak çeşitli nedenlerle katılım sağlayamayan iller de olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, o dönem askerlik görevinden istifa ederek sivil bir kimlikle kongreye katılmış ve başkan seçilmiştir.

 Bu gelişme, milli mücadelede çok önemli bir kırılma noktasıdır. Mustafa Kemal Paşa, artık resmi bir görevle değil, halkın temsilcisi olarak mücadeleye devam edeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir.

 Kongrede hem bölgesel hem de ulusal nitelikte önemli kararlar alınmıştır. Özetle şu şekildedir:

1] Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz. Bu karar, Misak-ı Milli’nin temelini oluşturmuş ve ulusal bütünlüğü savunmuştur.

2] Her türlü işgale karşı millet topyekûn direnecektir. İşgale karşı pasif kalınmayacak, gerekirse silahlı mücadeleye başvurulacaktır.

3] İstanbul Hükûmeti görevini yapamazsa, millet kendi geleceğini kendisi belirleyecektir. Bu karar, ileride kurulacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine giden yolu açmıştır.

4] Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir. Amerikan mandası tartışmalarının yoğun olduğu dönemde, Erzurum Kongresi bağımsızlıktan asla taviz verilmeyeceğini ilan etmiştir.

5] Azınlıklara, Türk milletinin sosyal ve siyasi haklarını zedeleyecek ayrıcalıklar verilmeyecektir. Bu madde, hem eşitlik ilkesini vurgulamış hem de milletin bölünmesini engellemeyi hedeflemiştir.

6] Geçici bir hükümet kurulacak, bu hükümet milli iradeye dayanacaktır. Böylece halkın iradesinin esas alınacağı bir yönetim anlayışı ortaya konmuştur.

 Erzurum Kongresi, sadece Doğu Anadolu’nun değil, bütün Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi için yol haritası çizmiştir. Bu yönüyle şu noktalarda önemlidir:

1] İlk kez ulusal bağımsızlık fikri resmen ortaya konmuştur.

2] Mustafa Kemal Paşa, liderliğini pekiştirmiştir.

3] Ulusal sınırlar kavramı Misak-ı Milli’ye giden sürecin temelini oluşturmuştur.

4] Halkın iradesine dayalı bir yönetim anlayışı vurgulanmıştır.

 Ayrıca kongre, Sivas Kongresi’nin de öncüsü olmuştur. Erzurum’da alınan kararların birçoğu, Sivas’ta tüm ulusu kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

 Erzurum Kongresi, Mustafa Kemal’in hem siyasi hem de askeri kariyerinde kritik bir aşamadır. Askerlik görevinden istifa ederek “sine-i millete” katılması, onun milletle bütünleştiğinin göstergesidir.  Kongrede yaptığı konuşmalar ve aldığı sorumluluk, liderliğini pekiştirmiştir. Bu süreçten sonra Mustafa Kemal, yalnızca bir komutan değil, aynı zamanda milletin öncüsü olmuştur.

 Erzurum Kongresi, Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı en önemli adımlardan biridir. Burada alınan kararlar, yalnızca bir kongre salonunda kalmamış; kısa süre içinde Anadolu’nun her köşesine yayılmış ve ulusal direnişin temel ilkeleri haline gelmiştir. “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” sözü, bugün de Türk milletinin bağımsızlık anlayışını en güzel şekilde yansıtan bir ifadedir.

 Sonuç olarak, Erzurum Kongresi sadece 1919’un şartlarında değil, Türk tarihinin bütününde özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi olmuştur.



7 Eylül 2025 Pazar

Amasya Tamimi: Kurtuluş Mücadelesinin Yol Haritası

Amasya Tamimi: Kurtuluş Mücadelesinin Yol Haritası



 Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı en önemli adımlardan biri, 22 Haziran 1919’da yayımlanan Amasya Tamimidir. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının kaleme aldığı bu belge, yalnızca Milli Mücadele’nin ilk yazılı programı olmakla kalmamış, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir dönüm noktası olmuştur.

 Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir. Anadolu’nun dört bir yanı işgale uğramıştı. İstanbul Hükûmeti ise direniş yerine kendi konumlarını korumaya çalışıp işgal kuvvetleriyle ortak çalışmışlardır. İşte bu ortamda 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa, halkı örgütlemek ve direnişi planlamak amacıyla Havza ve ardından Amasya’ya geçti. Amasya, coğrafi konumu nedeniyle hem güvenli hem de Anadolu’nun içlerine açılan stratejik bir merkezdi.

 Mustafa Kemal Paşa, Amasya’da Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay, Refet Bele ve Erzurum’dan telgrafla görüşülen Kazım Karabekir gibi önemli isimlerle fikir birliği yaptı. Tamim, 21/22 Haziran 1919 gecesi kaleme alındı. Bu belge ile milletin kendi kaderine sahip çıkması gerektiği açıkça ilan edildi.

 Amasya Tamimi’nde yer alan en önemli kararlar şunlardır:

 1] Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.

 2] İstanbul Hükûmeti, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirememektedir.

 3] Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

 4] Anadolu’nun güvenli bir yerinde millî bir kongre toplanacaktır.

 5] Her sancaktan üç temsilci seçilerek Sivas’ta bir kongreye gönderilecektir.

 Bu kararlarla birlikte, halkın örgütlenmesi ve milli bir iradenin ortaya konması hedeflenmiştir.

 Amasya Tamimi, Kurtuluş Savaşı’nın bir dönüm noktasıdır:

 1] İlk kez halkın iradesi ön plana çıkarılmıştır. Daha önce devlet yönetimi padişah ve hükümetin kontrolünde iken, bu tamimle “milletin azim ve kararı” temel alınmıştır.

 2] Ulusal egemenlik fikri vurgulanmıştır. Bu düşünce daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini oluşturmuştur.

 3] Milli direniş örgütlü hale gelmiştir. Kongreler süreci başlatılmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanmasının önü açılmıştır.

 4] Bağımsızlık mücadelesinin planı yazılı hale gelmiştir. Amasya Tamimi bir nevi yol haritası işlevi görmüştür.

 Amasya Tamimi, işgal yıllarında bir umut ışığı doğurmuştur. Aynı zamanda Cumhuriyet’in ideolojik temel taşlarından biridir. Milletin kendi iradesini ortaya koyması, meşruiyetin artık saraydan değil halktan alınacağını göstermiştir. Bu düşünce çizgisi, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla somutlaşmış, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile kalıcı hale gelmiştir.

 Amasya Tamimi, Türk milletinin kendi geleceğini tayin etme iradesini dünyaya ilan ettiği ilk belgedir. “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ifadesi, yalnızca dönemin değil, tüm Cumhuriyet tarihinin en anlamlı sözlerinden biridir. Bu belge, bir milletin esareti reddedip özgürlüğe yürüyüşünün yazılı manifestosu olmuştur.

 Bugün Amasya Tamimi’ni hatırlamak, sadece bir tarihsel olayı anmak değil; aynı zamanda ulusal egemenlik, bağımsızlık ve halk iradesinin kıymetini yeniden idrak etmektir.

Bugün Amasya Tamimi’ni hatırlamak, sadece bir tarihsel olayı anmak değil; aynı zamanda ulusal egemenlik, bağımsızlık ve halk iradesinin kıymetini yeniden idrak etmektir.

6 Eylül 2025 Cumartesi

Havza Genelgesi: Düşmana Karşı Oluşan İlk Tepki

Havza Genelgesi: Düşmana Karşı Oluşan İlk Tepki 



 Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919), Türk İstiklal Mücadelesi’nin ilk resmi belgesi olarak kabul edilir. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktıktan sonra gittiği Havza’da yayımladığı bu genelge, halkı işgallere karşı tepki göstermeye ve milli bir direniş ruhu oluşturmaya çağırıyordu.

Genelgenin Tarihsel Bağlamı nedir?

1] Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.

2] Burada işgallerin ve Pontusçu Rum çetelerinin faaliyetlerini gördü.

3] Merkez Ordusu Komutanı Nihat Paşa ile birlikte bölgeyi inceledi.

4] Ardından Havza’ya geçti ve 28 Mayıs 1919’da Havza Genelgesi’ni yayımladı.

Genelgede Yer Alan Esaslar Nelerdir?

1] İşgallere karşı mitingler düzenlenmeli, işgalci devletlerin protesto edilmesi sağlanmalı.

2] Telgraf çekilerek Osmanlı Hükûmeti ve İtilaf Devletleri nezdinde işgallerin kınanması istenmeli.

3] Halk, sükûnet içinde hareket etmeli, taşkınlıklardan kaçınılmalı.

4] Milletin, hürriyet ve istiklal için birlik içinde olması gerektiği vurgulandı.

Önemi Nedir?

1] Milli direniş ruhunu uyandırdı. Anadolu’nun farklı şehirlerinde işgallere karşı protesto mitingleri yapıldı.

2] Mustafa Kemal’in liderliği ilk kez hissedildi.

3] Bu genelge, daha sonra Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile gelişecek olan Milli Mücadele’nin ilk adımı oldu.

4] Osmanlı Hükûmeti, halkı harekete geçiren bu çağrılardan rahatsız oldu ve Mustafa Kemal’i geri çağırma girişiminde bulundu.

Kısaca: Havza Genelgesi, işgallere karşı ilk milli direniş çağrısı olup Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcını sembolize eden belgedir.

Medler: Antik Dünyanın Güçlü İmparatorluğu ve Tarihe Etkileri

Medler Medler, Antik Çağ'ın en dikkat çekici halklarından biri olup, özellikle İran coğrafyasının tarihinde derin izler bırakmıştır. M....