20 Haziran 2025 Cuma

Malta İle İlgili Az Bilinen Bilgiler

Malta İle İlgili Az Bilinen Bilgiler






Dünyanın En Eski Serbest Duran Yapıları Burada

 Malta’daki Ġgantija Tapınakları, Mısır’daki piramitlerden bile daha eski. MÖ 3600 yılına tarihleniyor ve hala ayakta!

Dilinde Arapça, İtalyanca ve İngilizce Karışımı Var

 Maltaca, Sami kökenlidir (Arapçaya benzer) ama Latin harfleriyle yazılır. Gündelik konuşmalarda bolca İtalyanca ve İngilizce kelime de kullanılır.

Başkent Valletta, Avrupa’nın En Küçük Başkentti

 Yalnızca 0,8 km²'lik alana sahip. Bu, neredeyse bir mahalle büyüklüğünde!

Hiç Nehir veya Gölü Yok

 Malta’da doğal tatlı su kaynakları yok. Su ihtiyacı genelde deniz suyunun arıtılmasıyla karşılanıyor.

Üç Resmî Adası Var ama Biri Issız

 Malta Cumhuriyeti aslında üç ana adadan oluşur: Malta, Gozo ve Comino. Comino adasında sadece birkaç kişi yaşar.

Korsanlara Karşı Kendi Şövalyeleri Vardı

 St. John Şövalyeleri, Osmanlı’ya ve Akdeniz korsanlarına karşı Malta’yı 1565’te savundu. Büyük Kuşatma efsanevi bir savunma olarak kabul edilir.

Trafik Soldan Akar

 İngiltere’den 1964’te bağımsızlığını kazansa da direksiyonlar sağda, trafik soldan akıyor.

Dünya Savaşlarında Müttefiklerin Stratejik Üssüydü

 II. Dünya Savaşı’nda Malta çok bombalandı. Cesaretinden dolayı George Haçı ile ödüllendirilen tek ülke halkıdır.

Birçok Film Burada Çekildi

 Gladyatör, Troy, Game of Thrones gibi yapımlar Malta’da çekildi. Özellikle Mdina ve Azure Window (çöktü) popüler çekim alanlarıydı.

Ağaç Sayısı Çok Az

 Malta, orman bakımından oldukça fakir bir ülke. Ağaç oranı %1'in altında, çünkü ada çoğunlukla kayalıktır.

Maltalılar Evlerine İsim Verir

 Malta’da evlerin çoğunun kapısında numara yerine isim yazar. Bu isimler genellikle dini ya da ailevi anlamlar taşır: “San Ġorġ”, “Madonna”, “Nannu’s Place” gibi.

Maltaca, Avrupa Birliği’nin Tek Sami Dili

 Maltaca, Arapçayla akraba olan tek Avrupa dili ve AB’nin tek Sami dilidir. Aynı zamanda Arapça kökenli olup Latin harfleriyle yazılan tek resmi dildir.

Haç Sembolüyle Özdeşleşmiştir

 Malta’nın simgesi olan “Malta Haçı”, sekiz ucuyle şövalyelerin erdemlerini temsil eder. Bu sembol, dünyaca tanınır.

Balıkçı Tekneleri Renkli ve Gözlüdür

 Geleneksel Luzzu tekneleri, canlı renklerle boyanır ve burun kısmında “Osiris’in Gözü” bulunur. Bu, kötülükten koruduğuna inanılır.

Ülkede Orman Yoktur

 Malta’da doğal bir orman ekosistemi hiç yoktur. Sonradan dikilen küçük ağaçlık alanlar dışında yeşil alan çok sınırlıdır.

Malta'da Hiç Kar Yağmaz

 Akdeniz iklimine sahip olan Malta’da kar yağışı yoktur. En soğuk kış aylarında bile sıcaklık nadiren 10°C'nin altına düşer.

İnançlı Bir Nüfusa Sahip

 Malta halkının %90’dan fazlası Katolik ve Pazar günleri kilise katılım oranı Avrupa ortalamasının çok üzerindedir.

Göçmen Kuşlar İçin Tehlikeli Bir Nokta

 Malta, göçmen kuşların geçiş yolu üzerindedir. Ancak bazı kaçak avcılar, bu kuşları hedef alarak doğa koruma örgütlerinin tepkisini çekmektedir.

Telefon Numaraları 8 Rakamlıdır ve 9 veya 7 ile Başlar

 Cep telefonları 9, sabit hatlar 2 ile başlar. Ülke kodu ise +356’dır.

Nüfus Yoğunluğu Avrupa’nın En Yükseklerindendir

 Malta, küçük yüzölçümüne rağmen çok yoğun nüfusludur. Km² başına 1500’den fazla insan düşer. Bu, Avrupa'nın en yoğunlarından biridir.

Malta’da Soyadlar İtalyanca Kökenlidir

 Maltalıların çoğu İtalyan veya Sicilya kökenlidir. Soyadlar arasında Borg, Farrugia, Camilleri, Vella gibi İtalyanca isimler yaygındır.

Sokaklar Çok Dardır

 Özellikle tarihi şehirlerde (Mdina, Birgu, Valletta) araçla geçilmesi zor daracık sokaklar bulunur. Bunlar Orta Çağ’dan kalma orijinal yapılardır.

Gozo Adası Daha Sakin ve Kırsaldır

 Malta Adası'na göre Gozo, daha yeşil, daha kırsal ve daha geleneksel yaşam tarzına sahiptir. Emekliler ve sanatçılar için popülerdir.

“Azure Window” Artık Yok

 Dünyaca ünlü doğal kaya kemeri Azure Window, 2017’de bir fırtınada çöktü. “Game of Thrones” dizisinin ilk bölümlerinde görülmüştü.

Valletta Şehri 3.000’in Üzerinde Askeri Yapı İçerir

 Malta'nın başkenti Valletta, sadece bir şehir değil, adeta bir açık hava kalesidir. Surları, tünelleri ve istihkâmları hâlâ sapasağlamdır.

Ülkede Çok Sayıda Fest Var (Festa)

 Her köy ve kasabanın yıl boyunca kendi azizini kutladığı “festa” adlı şenlikler yapılır. Bunlar havai fişekler, müzik ve geçit törenleriyle renklenir.

Maltalılar “İngiliz Kahvaltısı”na Düşkündür

 İngiliz etkisi sayesinde böbrek, fasulye, yumurta, sosisli kahvaltılar oldukça yaygındır. Bu, yerel mutfağın bir parçası hâline gelmiştir.

Tarihî Otobüsler Turistler İçin Korunuyor

 2000’lere kadar kullanılan renkli, nostaljik eski Malta otobüsleri, turistik amaçlarla hâlâ bazı rotalarda kullanılıyor.

Malta’da Neredeyse Herkes İngilizce Konuşur

 İngilizce, ikinci resmi dil olmasına rağmen halkın %90’ından fazlası akıcı bir şekilde İngilizce konuşur.

Mutfak, Arap-İtalyan Karışımıdır

 Malta mutfağı; Arap baharatları, İtalyan makarna ve pizza kültürü ile birleşmiştir. Tavşan eti (fenek) ulusal yemektir.

Malta’da Hiç Dağ Yoktur

 Ülke genel olarak düz ve kayalıktır. En yüksek noktası Ta’ Dmejrek, sadece 253 metre yüksekliğindedir.

Posta Kutuları İngiliz Döneminden Kaldır

 Sokaklarda hâlâ üzerinde “VR (Victoria Regina)” yazan kırmızı İngiliz posta kutuları bulunur; Kraliçe Victoria döneminden kalmadır.

Sicilya’ya Çok Yakındır

 Malta, İtalya’nın Sicilya Adası’na yalnızca 93 km mesafededir. Feribotla yaklaşık 1,5 saatte ulaşmak mümkündür.

Malta’da Tarihi Arabalar Festivali Vardır

 Her yıl düzenlenen “Valletta Concours d’Elegance” gibi etkinliklerde klasik otomobiller sergilenir, bu Malta’da oldukça ilgi çeker.

Ülkede Hiç Tren Yok

 Malta’da hiç demiryolu sistemi yoktur. Tüm ulaşım otobüs, araç ve feribotlarla sağlanır.

Mutfakta Tatlı ve Tuzlu İç İçe

 Bazı geleneksel yiyeceklerde (örneğin qagħaq tal-għasel, yani bal halkası tatlısı) tatlı ve baharatlı karışımlar dikkat çeker.

Malta'da 300'den Fazla Kilise Var

 Bu küçük ülkede yaklaşık 365 kilise bulunur. Bu, her gün için bir kilise anlamına gelir!

Mutfakta Tavşan Eti Ulusal Yemek Sayılır

 “Fenek” olarak bilinen tavşan yahnisi, Malta’nın en ünlü yerel yemeklerinden biridir.

İngilizlerden Önce Fransızlar İşgal Etmişti

 1798’de Napolyon, Malta’yı kısa süreliğine işgal etti. Ancak Fransız yönetimi sadece 2 yıl sürdü ve sonra İngilizler geldi.

Malta’da Film Stüdyosu ve Su Tankları Var

 Mediterranean Film Studios, devasa su tanklarıyla Hollywood filmleri için deniz sahneleri çekiminde kullanılır. “U-571”, “Captain Phillips” gibi filmler burada çekildi.

Kült Filmlerde “Başka Ülke” Olarak Gösterildi

 Malta, birçok filmde başka ülkeleri “canlandırdı”. Örneğin “Münich” filminde Lübnan'ı, “World War Z” filminde İsrail’i temsil etti.

Maltaca’da İtalyanca Telaffuzlu İngilizce Kelimeler Kullanılır

 “Fridge” (buzdolabı) yerine “friġġ”, “television” yerine “televiżjoni” gibi melez kelimeler yaygındır.

Binalar Neredeyse Hep Kumtaşından Yapılmıştır

 Malta’nın mimarisi sarımsı kireç taşı (globigerina limestone) kullanılarak inşa edilir, bu da adalara özgü sarı tonlu şehir manzarasını yaratır.

İlk Savaş Uçağı Direnişi Malta’da Gerçekleşti

 II. Dünya Savaşı’nda kullanılan ilk hava direnişi Malta semalarında yaşandı. Üç Spitfire uçağı “Faith, Hope, Charity” isimleriyle simgeleşti.

Yüzölçümünün %20’sinden Fazlası Kentsel Alan

 Avrupa’daki en yoğun şehirleşmiş ülkelerden biridir; küçük alana rağmen çok sayıda bina ve yapı barındırır.

Ülkenin Resmî İdeolojisi “Tarafsızlık”tır

 Anayasasına göre Malta, askeri ittifaklara girmemeyi ve “tarafsız kalmayı” benimsemiştir.

Malta’da Kaybolan Bir Dil: Punic (Fenikece)

 Malta’da eskiden Fenikeliler yaşamış ve Punic dili konuşulmuştu. Ancak zamanla bu dil tamamen yok oldu.

Tarihi "Sessiz Şehir" Mdina, Araçsızdır

 Mdina, surlarla çevrili eski başkenttir. Neredeyse hiç araba girmez; bu nedenle “Sessiz Şehir” (Silent City) olarak bilinir.

 “Templar” Efsaneleriyle Anılır

 Malta Şövalyeleri, Tapınakçılar (Templar) ile sıkça karıştırılır. Bu durum, birçok komplo teorisine ve efsaneye ilham verir.

UNESCO Dünya Mirası Alanı Sayısı Yoğundur

 Küçücük bir ülke olmasına rağmen üç farklı alanı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır:

 Valletta Şehri, Ġgantija Tapınakları  ve Hypogeum Yeraltı Mezarı

19 Haziran 2025 Perşembe

San Marino'ya Bakış

San Marino'ya Bakış






Dünyanın En Eski Cumhuriyeti

San Marino, MS 301 yılında kurulmuştur ve hâlâ varlığını sürdüren dünyanın en eski cumhuriyetidir. Roma İmparatorluğu zamanından beri bağımsız kalmayı başarmıştır.

Napolyon Bile Saygı Göstermiştir

Napolyon Bonapart, San Marino’yu işgal etmemiş ve hatta onun bağımsızlığını tanımıştır. San Marino’ya “özgürlüğün timsali” demiştir.

Hitler'in İşgal Etmediği Ülkelerden Biri

II. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan San Marino, Nazi Almanyası tarafından işgal edilmeyen nadir ülkelerden biridir. (Kısa süreli müttefik işgali hariç.)

İki Başkanlı Yönetim Sistemi

San Marino’da “Capitani Reggenti” adında iki başkan aynı anda görev yapar. Her altı ayda bir yeni iki kişi seçilir. Bu sistem antik Roma'dan esinlenmiştir.

Birleşmiş Milletler'den Önce Barış Gücü Kurmuşlardı

1600'lerde kendi iç işlerini koruyan bir tür "gönüllü halk ordusu" vardı. Günümüzde de sembolik bir milis gücü bulunur.

Yılda Sadece 2 Gün Vatandaşlık Başvurusu Alınır

San Marino’da vatandaşlık almak son derece zordur. Hatta başvuru süreci yılda sadece 2 gün açık olur!

Futbol Takımı Profesyonel Olmasa da Milli Takımı Var

San Marino Milli Takımı FIFA'ya kayıtlıdır ama neredeyse hiç maç kazanamamıştır. Yine de taraftarları gururla destek verir çünkü hepsi amatör oyunculardır.

İtalya İçinde Olmasına Rağmen Tam Bağımsızdır

Evet, haritada İtalya’nın içinde görünür ama kendi yasaları, yönetimi, ordusu, posta sistemi ve parası vardır (Euro kullanırlar ama kendi Euro tasarımları basılır).

San Marino'da Hiç Havaalanı Yok

Ülkede havaalanı ya da tren hattı yoktur. En yakın havaalanı İtalya’dadır. San Marino’ya sadece karayolu ile ulaşılır.

Vergi Cenneti ve Zengin Müzeleriyle Meşhur

San Marino, düşük vergileri nedeniyle birçok Avrupa şirketi için çekicidir. Ayrıca Silah Müzesi, Vampir Müzesi gibi ilginç müzeleri vardır.

San Marino'nun Kurucusu Bir Taş Ustasıydı!

San Marino’nun kurucusu, Dalmaçya kıyılarından (günümüz Hırvatistan) gelen Aziz Marinus adlı bir taş ustasıydı. Hristiyan zulmünden kaçıp Titano Dağı’na sığınarak burada küçük bir topluluk kurdu. Bu topluluk zamanla büyüyerek bugünkü San Marino Cumhuriyeti’ne dönüştü.

Yani ülkenin adı da kurucusu olan Marinus’tan gelir: "San Marino" = Aziz Marinus.

Kendi Posta Pullarını Basar

San Marino’nın kendi posta sistemi vardır ve koleksiyoncular arasında çok değerli olan özel pullar basar. Bu pullar, ülkenin önemli gelir kaynaklarındandır.

UNESCO Dünya Mirası

San Marino’nun tarihi merkezi ve Titano Dağı, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndedir. Bu, onu kültürel olarak korunan nadir küçük devletlerden biri yapar.

Vatandaşlık Soyla Geçer

San Marino'da vatandaşlık doğumla değil, soy yoluyla geçer. Yani San Marino’da doğmak yetmez; ebeveynlerin San Marinolu olması gerekir.

Birleşmiş Milletler’e 1992’de Katıldı

Çok eski bir cumhuriyet olmasına rağmen San Marino, BM’ye oldukça geç, 1992 yılında katılmıştır.

Kadınlara Seçme Hakkı 1959’da, Seçilme Hakkı 1973’te Verildi

San Marino, kadınlara siyasi hakları çok geç tanıyan Avrupa ülkelerinden biridir.

Silahlı Kuvvetleri Sembolik Ama Gerçek

San Marino’nun sembolik bir milis gücü, gardiyanları ve topçuları vardır. Resmi törenlerde geleneksel kıyafetleriyle görev yaparlar.

Yıllık Şövalye Festivali Yapılır

Her yıl yaz aylarında San Marino’da ortaçağ şövalye turnuvaları ve kostümlü yürüyüşler yapılır. Bu, ülkeye turist çeker ve kültürel mirası yaşatır.

İtalya ile Gümrük Birliği Var, Ama Gümrük Yok

San Marino’nun İtalya ile özel bir gümrük birliği anlaşması vardır ama sınır kapısı, pasaport kontrolü ya da bariyer yoktur.

Kendi Euro Tasarımı Kullanır

San Marino Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen Euro kullanır ve kendi ülkesine özel madeni paraları vardır. Bu paralar koleksiyoncular için değerlidir.

Alkol ve Benzin Daha Ucuzdur

Vergi oranları daha düşük olduğu için, San Marino’da alkol ve yakıt ürünleri İtalya’ya kıyasla daha ucuzdur. Bu nedenle İtalyanlar sık sık alışverişe gelir.

Hiçbir Zaman Krallık Olmadı

Avrupa'nın aksine San Marino’da hiçbir zaman kral ya da monarşi sistemi olmadı. Kurulduğu günden beri cumhuriyetle yönetiliyor.

San Marinolu Vatandaş Sayısı, Ülke Dışında Daha Fazla

San Marino’nun yurtdışında yaşayan vatandaşı, ülke içinde yaşayanlardan fazladır. En çok göç edilen ülkeler: Arjantin, ABD ve Fransa.

Üç Kule Semboliktir Ama Gerçektir

Bayrağında da yer alan Guaita, Cesta ve Montale isimli üç tarihi kule, ülkenin bağımsızlığının simgeleridir ve dağın zirvesinde sırayla yer alır.

Kendi Televizyon Kanalı ve Radyosu Vardır

San Marino’nun resmi yayın organı olan San Marino RTV, hem radyo hem TV yayınları yapar. Hatta Eurovision’a bile katıldılar.

San Marino'da Üniversite Var

Ülke küçük olmasına rağmen San Marino Üniversitesi (Università degli Studi della Repubblica di San Marino) adında akademik bir kurum mevcuttur.

Resmi Dili İtalyanca Ama San Marinoca Lehçesi Vardır

Günlük konuşma dili İtalyanca olsa da halk arasında "San Marinoca" denilen yerel bir lehçe de konuşulur, özellikle yaşlı kuşaklarda.

Eurovision’da 0 Puan Alıp Pes Etmeyen Ülke

San Marino, Eurovision’da birkaç kez sıfır puan aldı ama buna rağmen her yıl yarışmaya devam ederek Avrupa’nın sempatisini kazandı.

Savaş İlan Ettikleri Ülke: ABD!

San Marino, 1861’de Amerikan İç Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri’ne dostluk mektubu yollayarak “gerekirse destek veririz” dedi – ABD cevap olarak teşekkür etti ama elbette savaş olmadı.

Polis Arabaları Genelde Porsche

San Marino'da polis araçları genellikle lüks araçlardan oluşur – bazı devriye araçları Porsche markadır.

San Marino’da Dilenci ve Evsiz Yok

Ülkenin sosyal politikaları sayesinde dilenci ya da evsiz insan neredeyse hiç yoktur. Nüfusun küçük olması ve sosyal yardım sistemleri bu dengeyi sağlar.

San Marino’da Suç Oranı Yok Denecek Kadar Azdır

Küçük nüfus ve güçlü topluluk bağları sayesinde San Marino, dünyanın en düşük suç oranlarına sahip ülkelerindendir.

Ülkenin Kendine Ait Bir "Tarihi Takvimi" Vardı

1900'lerin başına kadar San Marino kendi tarih sistemini kullanıyordu. Örneğin 1900 yılı, San Marino takvimine göre Kuruluşun 1600. yılı olarak anılırdı.

Kadınlar 1982’ye Kadar Bazı Kamu Görevlerinden Men Edilmişti

Kadınların bazı siyasi ve kamusal görevlerde yer alması 1982’ye kadar kısıtlanmıştı – Avrupa’nın en geç ilerleyenlerinden biri bu konuda.

San Marino, Vatikan’dan Sonra En Az Nüfuslu Avrupa Ülkesi

Yaklaşık 33.000 kişilik nüfusuyla, San Marino Avrupa'nın en küçük ikinci nüfusuna sahip ülkesidir. (Vatikan 1. sırada.)

Yabancıların Mülk Sahipliği Sınırlıdır

San Marino’da yabancılar mülk satın alabilir ama oturma izni olmadan sürekli kullanamazlar. Bu da nüfusun kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.

Ulusal Yemekleri Tavşan Etidir

San Marino mutfağında özellikle fırında tavşan eti (coniglio) öne çıkar. Bu, kırsal yaşamın etkilerinden kaynaklanır.

Ülkede Trafik Lambası Yoktu (Uzun Yıllar)

San Marino’da, çok az yol kavşağı olduğundan dolayı uzun yıllar hiç trafik ışığı bulunmuyordu. Hâlâ çok azdır.

Ülke Bayrağında Silah Yok, Zeytin Dalı Var

Bayrağında kılıç, kalkan ya da savaş simgesi yerine özgürlük, barış ve zeytin dalı figürleri bulunur – barışçıl bir devlet anlayışı.

Üç Kuleden Biri (Montale) Ziyarete Kapalıdır

Üç tarihi kuleden Montale, sadece dışarıdan görülebilir. Çünkü içine giriş yasaktır – korunmuş orijinal yapısıyla kalmıştır.

Titano Dağı’ndan Adriyatik Denizi Görülür

Açık havalarda San Marino’nun Titano Dağı’ndan Adriyatik Denizi ve Rimini sahilleri net biçimde görülebilir. Manzara oldukça etkileyicidir.

Hiç Koloni Kurmamıştır

Diğer Avrupa ülkelerinin aksine San Marino, tarihte hiç sömürge ya da denizaşırı toprak talebinde bulunmamıştır. Tamamen kendi sınırları içinde kalmıştır.

San Marino’da Askerlik Zorunlu Değildir, Gönüllüdür

Ülkede resmi bir zorunlu askerlik yoktur, ama isteyen vatandaşlar gönüllü olarak geleneksel askerî tören birliklerine katılabilir.

San Marino’nun Dışişleri Bakanlığı Yoktu (Uzun Süre)

Ülke, uluslararası ilişkilerini İtalya üzerinden yürütüyordu. 20. yüzyıla kadar bağımsız bir dışişleri teşkilatı bile kurmamıştı.

San Marino’da Neredeyse Herkes Birbirini Tanır

Nüfusun küçüklüğü ve toplumsal yapı gereği, ülkede insanlar arasında sıkı bir sosyal ağ vardır. Devlet memurlarından dükkân sahiplerine herkes birbiriyle tanışıktır.

Yerel Spor: Arbalet Atışı (Crossbow)

San Marino’nun geleneksel sporu, orta çağdan kalan arbalet (yaylı tüfek) yarışmalarıdır. Hâlâ festival zamanlarında yapılır.

San Marino’da McDonald's Yok!

Küresel markalar ülkeye çok az girmiştir. San Marino’da McDonald's, Starbucks gibi zincir markalar yoktur. Küçük yerel işletmeler tercih edilir.

Yüzölçümü İstanbul’un Kadıköy İlçesinden Küçüktür

San Marino’nun yüzölçümü yaklaşık 61 km²’dir. Bu da İstanbul’daki Kadıköy ilçesinden bile küçüktür!

Resmi Tatillerin Sayısı 20’den Fazladır

San Marino’da resmi tatiller ve dini günlerle birlikte yılda 20’den fazla tatil günü vardır. Bu, Avrupa ortalamasının oldukça üzerindedir.

Bir Ara “Sanal Vatandaşlık” Gündeme Gelmişti

2010’lu yıllarda San Marino, dijital dünyada bir ilke imza atarak “e-vatandaşlık” projesi planladı ama sonra uygulanmadan rafa kaldırıldı.

Kendi Şarapları ve Likorları Vardır

Küçük olmasına rağmen San Marino’da bölgesel şarap üretimi vardır. “Moscato di San Marino” gibi özgün likör ve şaraplar ülkenin gururudur.


18 Haziran 2025 Çarşamba

Fransız Polinezyası'na Bakış

Fransız Polinezyası'na Bakış 


Fransız Polinezyası, Pasifik Okyanusu'nun güneyinde yer alan ve Fransa'ya bağlı denizaşırı bir topluluktur. 118 adadan oluşur ve bunların sadece 67'sinde yerleşim vardır. İşte Fransız Polinezyası’nın genel özellikleri:



Genel Bilgiler

Bağlı Olduğu Ülke: Fransa (özerk denizaşırı topluluk)
Başkent: Papeete (Tahiti Adası’nda)
Resmî Dili: Fransızca
Yerel Diller: Tahitice ve diğer Polinezya dilleri
Nüfus: Yaklaşık 280.000 (2024 tahmini)
Yüzölçümü: 4.167 km²
Zaman Dilimi: UTC -10



Coğrafi Özellikler

Fransız Polinezyası, beş büyük takımadadan oluşur:

Society Adaları (Tahiti, Bora Bora, Moorea gibi), Tuamotu Takımadaları (büyük mercan atolleri içerir), Marquesas Adaları (volkanik ve dağlıktır), Gambier Adaları, Austral Adaları. En büyük ve en önemli ada Tahiti’dir.



Doğal ve Kültürel Özellikler

İklim: Tropikal – sıcak ve nemli

Bitki örtüsü: Palmiye ağaçları, tropik çiçekler, orkideler

Ekonomi: Turizm (özellikle balayı ve lüks tatiller için), Vanilya üretimi, İnci yetiştiriciliği (özellikle siyah inci) ve Fransa’dan gelen mali destek çok önemlidir.

Din: Büyük çoğunluk Hristiyandır (özellikle Protestan ve Katolik)

Tarihsel Kısa Bilgi

İlk Yerleşim: M.Ö. 500 civarında Polinezyalılar.

Avrupalı Teması: 1767’de İngiliz kâşifler, ardından Fransızlar.

Fransız Egemenliği: 1880’de Fransa tarafından ilhak edildi.

Özerklik: 1984’te iç yönetimde geniş özerklik kazandı

Nükleer Testler: 1960’lardan 1996’ya kadar Fransızlar tarafından Mururoa ve Fangataufa atollerinde nükleer testler yapıldı (büyük tartışmalara neden oldu).



Siyasi Yapı

Statü: Fransa’ya bağlı "Denizaşırı Ülke ve Topluluk" (Pays d'outre-mer).

Yönetim: Kendi başkanı ve yerel meclisi vardır. Dış ilişkiler ve savunma Fransa tarafından yürütülür.

Kültürel Özellikler

Geleneksel danslar (örneğin: ‘Ori Tahiti). Ahşap oyma, deniz kabuklarından takılar. Renkli pareo kumaşlar. Yerli müzikler, ukulele ve davul ağırlıklı.

Şimdi de ada gruplarınca teker teker inceleyelim:




Society Adaları (Îles de la Société)

Fransız Polinezyası'nın en kalabalık ve turistik bölgesidir. İki gruba ayrılır:




Windward Adaları (Îles du Vent)

Tahiti: En büyük ada, başkent Papeete burada. Volkanik kökenli, dağlık ve yeşildir. Nüfusun %70’i burada yaşar. Eğitim, ulaşım ve yönetim merkezidir.

Moorea: Tahiti'nin hemen kuzeybatısında. Doğal koylar ve dağlık alanlar. Balayı çiftleri için popüler.




Leeward Adaları (Îles Sous-le-Vent)

Bora Bora: Lüks turizm merkezi, dünya çapında ün kazanmıştır. Mercan resifleri ve lagünleriyle çevrili. Siyah inci çiftlikleriyle tanınır. 

Huahine, Raiatea, Taha'a: Daha sakin, otantik Polinezya deneyimi sunar. Raiatea, eski dini merkezi olan Taputapuatea Tapınağı'na ev sahipliği yapar.


Tuamotu Takımadaları

77’den fazla mercan adası (atol) içerir.

En geniş atol: Rangiroa, Dalış turizmi için idealdir (köpekbalıkları ve mercanlar). 

Fakarava: UNESCO biyosfer rezervi. Ender mercan türlerine ev sahipliği yapar. Topraklar çok alçak ve düz, tarım zayıf ama inci yetiştiriciliği yaygındır.



Marquesas Adaları (Îles Marquises)

Volkanik ve dağlık, en izole adalardır.

Hiva Oa: Ünlü ressam Paul Gauguin’in mezarı burada.

Nuku Hiva: Bölgenin idari merkezi. Tarım daha yaygındır (muz, ekmek ağacı, taro). Mercan resifi çok azdır; kıyılar daha dik.




Gambier Adaları

En önemli ada: Mangareva, Hristiyanlık bu adalardan yayılmıştır (misyoner merkezi). Küçük ama tarihi açıdan önemlidir. El işçiliği ve inci üretimi öne çıkar.




Austral Adaları (Îles Australes)

Güneyde yer alır, iklim daha serindir. Tarım faaliyetleri yoğundur (taro, patates). Tubuai ve Rurutu en bilinen adalardır. Göçmen kuşlar için önemli doğal alanlardır.

17 Haziran 2025 Salı

Küba Devrimi ve Soğuk Savaş

Küba Devrimi ve Soğuk Savaş 



Küba ABD`nin Karayip'teki üstü gibi görünmektedir. 1959 yılı öncesinde sömürülmekte hatta kullanılmakta olan Küba ABD yanlılarına karşı ayaklanmıştır. Küba zengin kısım yönetimde yer alır. Halkın baya bir kısmı fakirdir. Hatta o zamanki Küba'da en önnemli gelir kaynaklarından biri de gazino ve kumarhanelerdir.



Küba Devrimi (1953–1959) Genel Bilgiler

Liderler: Fidel Castro, Che Guevara, Camilo Cienfuegos.

Karşı taraf: Diktatör Fulgencio Batista, ABD destekliydi.

Başlangıç: 1953'te Moncada Kışlası Baskını (başarısız).

Zafer: 1 Ocak 1959’da Fidel Castro, Havana’ya girerek Batista rejimini devirdi.



Soğuk Savaş Bağlamı

Soğuk Savaş (ABD ile SSCB arasındaki ideolojik ve politik rekabet) sürerken gerçekleşti. ABD'nin Latin Amerika üzerindeki etkisini tehdit etti. Küba, kısa sürede Sovyetler Birliği'ne yakınlaştı ve komünist rejim benimsedi.




Soğuk Savaş Gelişmeleri ile Etkileşimi

ABD-Küba İlişkilerinin Bozulması

Devrim sonrası Fidel Castro, Amerikan şirketlerini kamulaştırdı. ABD, Küba’ya ekonomik ambargo uyguladı. 1961’de Küba, resmen SSCB ile ittifak kurdu.



Domuzlar Körfezi Çıkarması (1961)

ABD destekli sürgünler, Castro’yu devirmek için Küba’ya çıkarma yaptı. Başarısız oldu. Castro’nun gücü pekişti, ABD rezil oldu.



Küba Füze Krizi (1962)

SSCB, Küba’ya nükleer füze yerleştirmeye başladı. ABD bunu tehdit olarak gördü; dünya nükleer savaşın eşiğine geldi. Sovyetler füzeleri geri çekti, ABD de Türkiye’deki füzelerini kaldırdı.

Küba'nın Rolü

Küba, Soğuk Savaş’ta Sovyet etkisinin Latin Amerika’daki merkezi oldu. Angola, Etiyopya gibi ülkelerde devrimci hareketlere destek verdi. ABD'nin Latin Amerika politikaları daha agresifleşti (örneğin Şili’de darbeler).

Sonuç

Küba Devrimi, Soğuk Savaş'ın Latin Amerika'daki en önemli kırılma noktalarından biridir. Devrim, bölgedeki ABD hegemonyasını tehdit etmiş, Küba'yı Sovyetler'e yaklaştırmış ve dünyayı nükleer savaşın eşiğine getirmiştir. Bu süreç, Soğuk Savaş’ın küresel bir çatışma olduğunu açıkça göstermiştir.


12 Haziran 2025 Perşembe

Amerika Birleşik Devletleri`nde Eyalet Sistemi [Federatif Sistem]

 GİRİŞ

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) eyalet sistemi, ülkenin yönetim yapısının temel taşlarından biridir. ABD, federal bir cumhuriyet olarak örgütlenmiştir ve 50 eyaletten oluşur. Her eyaletin kendi anayasası, yasaları, yönetimi ve yargı sistemi vardır, ancak bunlar federal anayasa ve yasalarla çelişemez.

FEDERAL YAPI VE ANAYASA

ABD Anayasası (1787), federal ve eyalet yönetimleri arasında yetki paylaşımı yapar. Federal hükümet, dış ilişkiler, savunma, para basımı gibi ulusal konularda yetkilidir. Eyaletler, eğitim, sağlık, yerel güvenlik, aile hukuku gibi birçok konuda bağımsızdır.

EYALETLERİN ÖZELLİKLERİ

Kendi başkenti ve yönetim organları vardır sanki bağımsız devletmiş gibi ama özerk yapıdadır. Vali (Governor) başkanlığında yürütme organı bulunur. Vali başbakan gibi görev yapmaktadır yani o eyaletin reisidir.  İki meclisli yasama organı (Senato ve Temsilciler Meclisi) genellikle vardır. Yargı sistemi eyalet yüksek mahkemesine kadar uzanır.

FEDERAL VE EYALET HUKUKU

Eyalet yasaları yalnızca o eyaletin içinde geçerlidir. Başka bir bölgeyi kapsamamaktadır hepsi kendi yasasını yapmada bağımsızdır. Federal yasalar tüm ülkede geçerlidir ve üstünlük ilkesi (Supremacy Clause) gereği, federal yasalar eyalet yasalarına üstün gelir.

EYALETLERİN TEMSİLİ

ABD Kongresi'nde her eyalet, Senato’da 2 senatörle temsil edilir nüfustan bağımsız bir şekil de temsil edilir. Temsilciler Meclisi’ndeki temsil sayısı ise nüfusa oranına göre belirlenir.

YENİ EYALETLERİN KURULMASI VE KABULÜ

Bu tamamen Federe Hükümete bağlı bir olaydır. Meclisten kabul görürse ABD`ye katılabilir. 

EYALETLER ARASI FARKLILIKLAR

Her eyalette bu durumlar farklıdır. Farklı vergi oranlarına (ör. gelir vergisi veya satış vergisi), Farklı evlilik yasalarına, Farklı eğitim politikalarına sahip olabilir. Örneğin: Teksas’ta eyalet gelir vergisi yoktur. Kaliforniya çevreci yasalarıyla bilinir. New York daha sıkı silah yasalarına sahiptir.

FEDERALİZİM VE ÇATIŞMALAR

Zaman zaman federal hükümet ile eyaletler arasında yetki çatışmaları yaşanabilir. Örnekler: Esrar kullanımı: Bazı eyaletler serbest bırakırken, federal yasa hâlâ yasaklar. Göçmenlik politikaları: Eyaletler kendi uygulamalarını geliştirse de, göç federal bir yetkidir.

EYALET DIŞI TOPRAKLAR

ABD’ye bağlı ancak eyalet olmayan bölgeler de vardır: Porto Riko, Guam, Amerikan Samoası, ABD Virgin Adaları vb. Bu bölgelerde yaşayanlar bazı federal haklara sahip değildir (örneğin, başkanlık seçiminde oy veremezler). Bu bölgelerin çoğu ispanya ile olan 1898 deki savaşta yarı yarı ya sömürgeleştirildi.

ÖZET

 ABD’nin eyalet sistemi, güçler ayrılığı ve yerel özerklik ilkelerine dayanır. Her eyalet bir anlamda "mini devlet" gibi işlev görür, ancak federal yapının bir parçasıdır. Bu sistem, ABD'nin hem birliğini hem de eyaletlerin çeşitliliğini korumasını sağlar.



 


11 Haziran 2025 Çarşamba

Amerika`nın Bağımsızlığı

Amerika`nın Bağımsızlığı




 Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu, modern tarihin en önemli olaylarından biridir. Bu olay sadece bir ulusun doğuşunu değil, aynı zamanda insanlık tarihindeki özgürlük, demokrasi ve halk iradesine dayalı yönetim ilkelerinin şekillenmesini de simgeler. 18. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey Amerika’daki 13 İngiliz kolonisi, Britanya İmparatorluğu’na karşı başlattıkları mücadele sonucunda bağımsızlıklarını ilan ederek yeni bir cumhuriyet kurmuşlardır.

 Bu süreç, yalnızca askeri bir savaşla sınırlı kalmamış, aynı zamanda felsefi, siyasi ve ekonomik bir devrimi de beraberinde getirmiştir. Dünya Kamuoyu`nda  izlenen gelişmeleri kronolojik ve ayrıntılı bir şekilde değerlendireceğiz.

13. Koloni`nin Kuruluşu ve İngiltere ile İlişkileri




 17. yüzyılın başlarından itibaren Britanya, Kuzey Amerika’da çeşitli bölgelerde koloniler kurmaya başlamıştı. Bu kolonilerin temel amacı ekonomik kazanç sağlamak, İngiliz nüfuzunu genişletmek ve İngiltere’deki dinsel, sosyal veya ekonomik baskılardan kaçmak isteyenlere yeni yaşam alanları sunmaktı.

 Kurulan 13 koloniyi inceleyelim, Massachusetts, New Hampshire, Rhode Island, Connecticut, New York, New Jersey, Pennsylvania, Delaware, Maryland, Virginia, North Carolina, South Carolina ve Georgia kolonilerinden oluşmaktadır.

 Bu koloniler ilk başlarda kraliyetin doğrudan kontrolü altında değildi. Kendi meclisleri, yasaları ve yöneticileri vardı. Ancak zamanla İngiliz Parlamentosu, bu koloniler üzerindeki denetimini artırmaya ve onları ekonomik yönden daha sıkı kontrol etmeye başladı. Bunun sonucunda ise Amerika'daki kolonilerin çoğu tam bağımsızlık istemiştir.

Sömürgeciliğin Artan Memnuniyetsizliği




 1756-1763 yılları arasında yaşanan Yedi Yıl Savaşı (Amerika'da Fransız ve Kızılderili Savaşı olarak da bilinir), Britanya'nın mali açıdan oldukça zayıflamasına neden oldu. Bu savaşta İngiltere, Fransızları Kuzey Amerika'dan çıkararak koloniler üzerindeki egemenliğini sağlamlaştırmıştı, ancak savaşın maliyeti çok yüksekti. İngiltere bu maliyeti kolonilere yüklemek istedi.

 Kolonilere yapılan yeni yükümlülük düzenlemelerine göre memnuniyetsizlik daha da artmıştır.

 Şeker Yasası (1764): Kolonilere ithal edilen şeker ve melasa vergi getirildi.

 Pul Yasası (1765): Gazete, yasal belgeler, lisanslar ve oyun kartları gibi basılı materyaller vergilendirildi.

 Townshend Yasaları (1767): Cam, kurşun, boya, kağıt ve çaya vergi getirildi.

 Bu yasalar, “temsilsiz vergiye hayır” sloganını doğurdu. Koloniler, İngiltere Parlamentosu’nda temsil edilmedikleri halde vergiye tabi tutulmalarının adil olmadığını savunuyorlardı.

Boston Çay Partisi ve Tepkileri




 1773 yılında İngiliz Parlamentosu, Çay Yasasını çıkararak İngiltere’den doğrudan kolonilere çay satılmasına ve Doğu Hindistan Şirketi'nin tekel oluşturmasına izin verdi. Bu durum, yerli tüccarları zor durumda bıraktı ve sömürgeciler arasında büyük tepki doğurdu.

 16 Aralık 1773’te, Boston Çay Partisi adlı olay gerçekleşti. Samuel Adams önderliğindeki bir grup koloni yanlısı, Mohawk yerlileri gibi giyinerek Boston limanına yanaşan İngiliz gemilerindeki çayları denize döktü.

 İngiltere buna sert karşılık verdi ve Zorba Yasalar olarak adlandırılan cezai düzenlemeleri yürürlüğe soktu. Boston limanı kapatıldı, Massachusetts’in özyönetimi askıya alındı. Bu gelişmeler koloniler arasında dayanışmayı artırdı.

İlk Kıvılcımlar [Lexington ve Concord]




 Nisan 1775’te, İngiliz birlikleri Massachusetts’teki silah ve mühimmat depolarına el koymak için yola çıktılar. Ancak bu hareket, Amerikan milis kuvvetleri tarafından haber alındı ve Lexington ve Concord kasabalarında ilk silahlı çatışmalar yaşandı.

 Bu olayla beraber Amerika`da devrime giden yolda ilk kurşun atılmıştır. ABD`nin kuruluşu yönünde de ilk adım atılmış oldu.

Kıta Kongresi ve Bağımsızlık Bildirgesi 



 1774 yılında toplanan Birinci Kıta Kongresi, İngiltere’ye karşı ortak bir duruş sergilemeyi amaçlıyordu. 1775’te ise İkinci Kıta Kongresi toplandı ve George Washington, kıta ordusunun başkomutanı olarak atandı.

 Kongrede bağımsızlık fikri yavaş yavaş güç kazandı. Özellikle Thomas Paine tarafından kaleme alınan “Common Sense” (Sağduyu) adlı kitapçık, halk arasında büyük yankı uyandırdı. Paine, monarşinin saçmalığını ve bağımsız bir cumhuriyetin gerekliliğini sade bir dille anlatıyordu.

 4 Temmuz 1776’da, Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan Bağımsızlık Bildirgesi, Kıta Kongresi tarafından kabul edildi. Bu bildiri, kolonicilerin artık Britanya Krallığı’na bağlı olmadıklarını, bağımsız ve özgür bir ulus olduklarını ilan ediyordu.

Savaşın Sonuçları ve Paris Antlaşması


 3 Eylül 1783`te Paris Antlaşması sonucunda şu maddelerle şekillenmiştir. İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsızlığını tanıdı. ABD’nin sınırları, Mississippi Nehri’ne kadar uzatıldı. İngiltere, savaş sırasında ele geçirilen bölgeleri terk etmeyi kabul etti. Tazminatlar ve Sadıklar’ın malları konularında uzlaşma sağlandı. Bu antlaşmayla birlikte yedi yıl süren savaş sona erdi ve dünya tarihinde yeni bir dönem başladı.

Yeni Bir Ulusun Doğuşu

 Savaşın kazanılması bağımsızlığı getirmişti ama yeni bir devletin nasıl yönetileceği konusunda henüz uzlaşılmış değildi. İlk olarak 1781’de Konfederasyon Maddeleri yürürlüğe girdi. Ancak bu yapı, merkezi yönetimi zayıf bıraktığından işlevsel olmadı.

 1787’de Philadelphia’da Anayasa Konvansiyonu toplandı ve bugünkü Amerikan Anayasası hazırlandı. 1789’da George Washington, oybirliğiyle ülkenin ilk başkanı seçildi. 1791’de ise Haklar Bildirgesi anayasaya eklendi.

 Yeni devlet, federal sistemle yönetilen bir cumhuriyet olarak şekillendi. Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bu sistem, ilerleyen yüzyıllarda dünya demokrasileri için model haline geldi.

Sonuç


 Amerika’nın bağımsızlık mücadelesi, yalnızca bir toprak kazanımı ya da koloni isyanı olarak değerlendirilemez. Bu mücadele, halk egemenliği, doğal haklar, özgürlük ve anayasal yönetim gibi evrensel değerlerin hayata geçirildiği tarihsel bir dönüm noktasıdır.

 Amerikan Devrimi’nin etkileri sadece Amerika kıtasında sınırlı kalmamış, Avrupa’da özellikle Fransız Devrimi’ni tetiklemiş, daha sonra Latin Amerika’daki bağımsızlık hareketlerine örnek olmuştur. Aynı zamanda bireyin devlet karşısındaki haklarını tanımlayan modern anayasal sistemlerin temelini oluşturmuştur.

 Bugün hâlâ, 4 Temmuz yani Bağımsızlık Günü, sadece Amerikan halkı için değil, özgürlüğün evrensel değerini benimseyen herkes için anlam taşımaktadır.

Sasani İmparatorluğu: Pers Medeniyetinin Altın Çağ

Sasani İmparatorluğu                                                                                                                        ...