19 Kasım 2025 Çarşamba

Fransız Guyanası

Fransız Guyanası Genel Bilgiler

Kıta - Güney Amerika

Başkent - Cayenne

Resmi Dil - Fransızca

Hükumet - Fransız Anayasasına Bağlı Denizaşırı İli

Milliyet - Fransız

Din - Hristiyan, Asya İnançları, Müslüman

Para Birimi - Fransız Frangı

Nüfusu - 315.274

Fransız Guyanası’nın Tarihi ve Siyasi Geçmişi: Amazon’un Kalbindeki Fransız Toprağı

Fransız Guyanası, Güney Amerika’nın kuzeydoğusunda yer alan ve Fransa’ya bağlı denizaşırı bir bölge olarak dikkat çeker. Amazon yağmur ormanlarının zengin doğasıyla çevrili olan bu bölge, hem tarihsel hem de siyasi açıdan oldukça ilgi çekici bir geçmişe sahiptir. “Fransız Guyanası tarihi” ve “Fransız Guyanası siyasi tarihi” aramalarında öne çıkmak isteyenler için bu yazı, bölgenin kökenlerinden günümüz statüsüne kadar kapsamlı bir bakış sunuyor.

Fransız Guyanası’nın Tarihi Kökenleri

Fransız Guyanası’nın tarihi, 15. yüzyılın sonlarına kadar uzanır. Kristof Kolomb’un keşiflerinden sonra Avrupa devletleri, Güney Amerika kıyılarına ilgi göstermeye başladı. 1604 yılında ilk Fransız yerleşim girişimleri başarısız olsa da, 1643’te kurulan Cayenne yerleşimi bölgedeki Fransız varlığının kalıcı hale gelmesini sağladı. Ancak bu süreç, İngilizler, Hollandalılar ve Portekizliler arasında sık sık yaşanan çatışmalarla şekillendi.

18. yüzyılın sonunda Fransız Devrimi’nin etkisiyle bölgedeki kölelik sistemi tartışma konusu haline geldi. 1794’te kölelik kaldırıldı, ancak 1802’de Napolyon tarafından yeniden getirildi. 1848’de ise kölelik tamamen kaldırılarak özgürlük dönemi resmen başladı.

Siyasi Tarih ve Fransız Bağlantısı

Fransız Guyanası, 19. yüzyılda Fransa’nın ceza kolonisi olarak da ün kazandı. Özellikle “Şeytan Adası” (Île du Diable), Fransa’nın siyasi mahkûmlarını gönderdiği meşhur hapishane olarak tarihe geçti. Bu dönem, Fransız Guyanası’nın siyasi tarihinde karanlık ancak dikkat çekici bir sayfa oluşturdu.

II. Dünya Savaşı sonrası dönemde Fransız Guyanası, 1946 yılında Fransa’nın denizaşırı ili (département d’outre-mer) statüsünü kazandı. Bu gelişme, bölgenin artık tam anlamıyla Fransa’nın bir parçası olarak kabul edilmesini sağladı. Bugün Fransız Guyanası, Avrupa Birliği sınırları içinde yer alan tek Güney Amerika toprağıdır.

Modern Dönemde Fransız Guyanası

Günümüzde Fransız Guyanası, siyasi olarak Fransa’ya bağlı olmasına rağmen, yerel halk zaman zaman daha fazla özerklik taleplerinde bulunmaktadır. Başkent Cayenne, bölgenin hem ekonomik hem de kültürel merkezidir. Fransız Guyanası, ayrıca Kourou Uzay Üssü sayesinde Avrupa Uzay Ajansı’nın fırlatma merkezi olarak stratejik bir öneme sahiptir.

Sonuç

Fransız Guyanası tarihi, sömürgecilikten özgürlük mücadelesine, ceza kolonilerinden uzay araştırmalarına kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Siyasi tarihi ise Fransa ile kurduğu güçlü bağlar sayesinde istikrarlı bir yapıya sahiptir. Amazon’un kalbindeki bu Fransız toprağı, geçmişiyle olduğu kadar geleceğiyle de dikkat çekmeye devam ediyor.

Anahtar kelimeler: Fransız Guyanası tarihi, Fransız Guyanası siyasi tarihi, Cayenne, Şeytan Adası, Kourou Uzay Üssü, Fransa denizaşırı ili.

18 Kasım 2025 Salı

Venezuela

Venezuela Genel Bilgiler

Kıta - Güney Amerika

Başkent - Caracas

Resmi Diller - İspanyolca

Hükumet - Federal Başkanlıklı Cumhuriyet

Milliyet - Venezuelalı

Din - Hristiyan, Dinsiz

Para Birimi - Venezuela Bolivarı

Nüfus - 28.550.578

Venezuela Tarihi ve Siyasi Tarihi: Latin Amerika’nın Dönüm Noktası

Venezuela, Güney Amerika’nın kuzey kıyısında yer alan, hem doğal zenginlikleri hem de karmaşık siyasi tarihiyle dikkat çeken bir ülkedir. Karayip Denizi’ne açılan geniş kıyıları, petrol rezervleri ve özgürlük mücadelesiyle Venezuela, Latin Amerika tarihinin en önemli ülkelerinden biri olmuştur. Bu yazıda, Venezuela’nın tarihini, bağımsızlık sürecini ve modern siyasi gelişmelerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Venezuela’nın Erken Tarihi ve Kolonileşme Süreci

Venezuela toprakları, İspanyolların bölgeye gelmesinden çok önce yerli halklar tarafından yurt edinilmişti. Karib, Arawak ve Timoto-Cuica halkları, bölgenin ilk sakinleriydi. Bu topluluklar tarım, balıkçılık ve ticaretle uğraşıyordu. 1498’de Kristof Kolomb, üçüncü seferi sırasında Venezuela kıyılarına ulaştı. Kolomb’un ardından İspanyol sömürgeciler bölgeye akın etti ve kısa sürede yerli nüfusun büyük kısmı salgın hastalıklar ve savaşlar nedeniyle yok oldu.

İspanyollar, bölgeyi Yeni Granada Genel Valiliği’nin bir parçası olarak yönetti. 16. ve 17. yüzyıllarda Caracas gibi şehirler kuruldu ve Venezuela, İspanyol İmparatorluğu’nun önemli tarım kolonilerinden biri haline geldi. Şeker kamışı, kakao ve kahve üretimi bölge ekonomisinin temelini oluşturdu. Ancak sömürge düzeni, yerli halk ve Afrikalı kölelerin ağır baskı altında tutulduğu adaletsiz bir sistem yaratmıştı.

Bağımsızlık Mücadelesi ve Simon Bolivar’ın Rolü

16. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’daki Aydınlanma düşüncesi ve Amerikan ile Fransız Devrimleri’nin etkisi, Latin Amerika’daki bağımsızlık hareketlerini tetikledi. Venezuela’da bu süreçte öne çıkan en önemli figür, kuşkusuz Simon Bolivar oldu. Bolivar, Caracas’ta doğmuş bir aristokrat olmasına rağmen, halkın özgürlük mücadelesine liderlik etti.

1811 yılında Venezuela, İspanya’dan bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu ilk bağımsızlık denemesi kısa sürdü; İspanyol güçleri 1812’de kontrolü yeniden ele geçirdi. Bolivar, mücadelesine devam etti ve 1821’de Carabobo Savaşı’nda zafer kazanarak Venezuela’nın kalıcı bağımsızlığını sağladı. Bu zafer, aynı zamanda Gran Colombia adıyla kurulan büyük federasyonun da temelini attı. Gran Colombia, Venezuela, Kolombiya, Ekvador ve Panama’yı kapsayan bir birlikti. Ancak 1830’da bu federasyon dağıldı ve Venezuela bağımsız bir cumhuriyet haline geldi.

19. Yüzyılda Venezuela: İç Savaşlar ve İstikrarsızlık

Bağımsızlıktan sonra Venezuela, uzun bir politik kaos ve iç savaşlar dönemine girdi. Ülkede sürekli olarak askeri darbeler, kısa ömürlü hükümetler ve bölgesel isyanlar yaşandı. 19. yüzyıl boyunca Venezuela’nın siyaseti, federalistler (yerel özerklik isteyenler) ile merkezileşmeyi savunanlar arasında gidip geldi.

1840’larda Venezuela, Latin Amerika’daki ilk modern siyasi partilerden biri olan Liberaller Partisi ve Muhafazakâr Parti arasındaki rekabetle tanıştı. 1859-1863 yılları arasında süren Federal Savaş, ülkenin tarihinde derin izler bıraktı. Bu savaş sonunda federal yapı güçlense de ekonomik yıkım ve istikrarsızlık daha da arttı.

20. Yüzyılda Venezuela: Petrolün Gölgesinde Bir Dönüşüm

20. yüzyılın başında Venezuela, büyük bir dönüşüm yaşadı. 1920’lerde petrol yataklarının keşfi, ülkenin kaderini değiştirdi. Özellikle Maracaibo Gölü çevresindeki petrol rezervleri, Venezuela’yı kısa sürede dünyanın önde gelen enerji ihracatçılarından biri haline getirdi. Ancak bu zenginlik, eşit bir şekilde dağıtılmadı. Halkın büyük bir kısmı yoksulluk içinde yaşarken, askeri ve ekonomik elitler zenginleşti.

Juan Vicente Gómez (1908–1935) dönemi, Venezuela’da uzun süren bir diktatörlük olarak tarihe geçti. Gómez, petrol gelirlerini kontrol ederek güçlü bir merkezi otorite kurdu. Onun ölümünden sonra kısa süreli demokratik girişimler olsa da, istikrarsızlık devam etti.

1958 yılı, Venezuela tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. O yıl, Marcos Pérez Jiménez’in devrilmesiyle demokratik rejim kuruldu. Ülkede çok partili sistem benimsendi ve Demokratik Eylem Partisi (Acción Democrática) ile COPEI adlı iki büyük parti siyaseti uzun yıllar yönlendirdi. 1960’lar ve 1970’lerde Venezuela, Latin Amerika’nın en istikrarlı demokrasilerinden biri olarak görülüyordu.

Hugo Chávez Dönemi ve 21. Yüzyıl Venezuela’sı

1990’lara gelindiğinde, petrol gelirlerinin düşmesi ve yolsuzlukların artması, halkın mevcut düzene olan güvenini sarstı. 1998’de emekli bir asker olan Hugo Chávez, “Bolivarcı Devrim” sloganıyla seçimleri kazandı. Chávez, sosyalist politikalar, petrol gelirlerinin halka dağıtılması ve ABD karşıtı söylemleriyle kısa sürede uluslararası arenada tanınan bir lider haline geldi.

Chávez döneminde devlet, ekonomideki kontrolünü artırdı ve sosyal programlara büyük kaynaklar aktardı. Ancak bu politikalar uzun vadede ekonomide ciddi dengesizlikler yarattı. 2013 yılında Chávez’in ölümüyle yerine Nicolás Maduro geçti. Maduro yönetimi altında ülke, hiperenflasyon, gıda kıtlığı ve kitlesel göç gibi büyük krizlerle karşı karşıya kaldı.

Bugün Venezuela, Latin Amerika’nın en derin ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. Milyonlarca Venezuelalı komşu ülkelere göç etmiş, ülke içinde siyasi kutuplaşma derinleşmiştir. ABD ve Avrupa Birliği’nin uyguladığı yaptırımlar, Maduro hükümetinin üzerindeki baskıyı artırsa da, iktidar hâlâ el değiştirmemiştir.

Venezuela’nın Günümüzdeki Siyasi Durumu

Günümüzde Venezuela siyaseti, iktidar yanlısı Bolivarcı blok ile muhalif demokratik güçler arasında keskin bir bölünme göstermektedir. Muhalefet liderleri defalarca seçimlere hile karıştırıldığı iddiasında bulunmuş, uluslararası toplum da Venezuela’daki demokratik standartları sıkça eleştirmiştir. Buna rağmen Maduro yönetimi, ordu ve yargı üzerindeki etkisini korumayı başarmaktadır.

Petrol üretiminde son yıllarda düşüş yaşansa da, Venezuela hâlâ dünyanın en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip ülkesi konumundadır. Bu da ülkenin gelecekte yeniden ekonomik toparlanma potansiyeli taşıdığını göstermektedir.

Sonuç: Direnişin ve Değişimin Ülkesi Venezuela

Venezuela tarihi, sömürgeciliğe karşı verilen bir özgürlük mücadelesiyle başlamış, 20. yüzyılda petrol zenginliğiyle şekillenmiş ve 21. yüzyılda siyasi krizlerle sarsılmıştır. Simon Bolivar’ın hayal ettiği özgür ve birleşik Latin Amerika ideali, bugün hâlâ Venezuela halkının kalbinde yaşamaktadır. Tüm zorluklara rağmen ülke, direniş, değişim ve umut kavramlarının somut bir örneği olmaya devam etmektedir.

SEO Odaklı Anahtar Kelimeler: Venezuela tarihi, Venezuela siyasi tarihi, Simon Bolivar, Caracas, Hugo Chavez, Nicolas Maduro, Güney Amerika tarihi, Latin Amerika siyaseti, Venezuela bağımsızlığı, Venezuela ekonomisi, Venezuela krizi.

Sivas Divriği İlçesi'ndeki Demir Madeni'nde Göçük Bakış Açısı

Bu demir madeni nasıl işletilir tam bilmiyorum. Ama bir daha böyle kazalar olmasın diye, bir devrim niteliğinde olacağı kesin ihmal var mı yok mu artık inceleme sonrası öğrenilecek. Ama kum kayması sonucu çöktüğü biliniyor. Demin söylediğim gibi her bir kaza önlem bakımından yeni bir dönem getirir. Umarım bir daha böyle kaza olmaz. 

17 Kasım 2025 Pazartesi

Yenisey

Yenisey Nehri: Asya’nın Kalbinde Yaşam Kaynağı

Yenisey Nehri, Asya’nın en büyük ve dünyanın en uzun nehirlerinden biridir. Sibirya’nın kalbinde doğan bu muazzam su yolu, hem coğrafi hem de kültürel anlamda bölgenin kaderini belirlemiştir. Rusya’nın doğa harikalarından biri olarak kabul edilen Yenisey, tarih boyunca birçok uygarlığa, kavme ve kültüre ev sahipliği yapmıştır.

Yenisey Nehri’nin Coğrafi Özellikleri

Yenisey Nehri, Moğolistan’ın batısındaki Sayan Dağları’ndan doğar ve Rusya’nın kuzeyine doğru yaklaşık 5.539 kilometre yol kat ederek Kuzey Buz Denizi’ne dökülür. Bu uzunluk, onu yalnızca Asya’nın değil, dünyanın da en büyük nehir sistemlerinden biri haline getirir.

Yenisey’in en önemli kollarından bazıları Angara, Tuba, Abakan ve Kan nehirleridir. Bu kollar, Sibirya’nın geniş ormanları ve tundra bölgelerinden geçerek nehre devasa bir su gücü kazandırır. Nehir boyunca bulunan Bratsk ve Krasnoyarsk barajları, Rusya’nın enerji üretiminde stratejik bir role sahiptir.

Yenisey Havzası’nın Ekolojik Önemi

Yenisey Nehri, dünyanın en geniş tatlı su havzalarından birini oluşturur. Bu bölge, tayga ormanları, kutup tundraları ve zengin biyoçeşitliliği ile bilinir. Nehirde yaşayan balık türleri arasında Sibirya mersin balığı, turna, alabalık ve lenok gibi değerli türler bulunur.

Yenisey çevresinde yaşayan yerli halklar –özellikle Hakaslar, Tuvinler ve Yenisey Kırgızları– binlerce yıldır bu bölgenin doğal zenginliklerinden faydalanmışlardır. Balıkçılık, avcılık ve hayvancılık, Yenisey’in etrafındaki yaşam biçimlerinin temelini oluşturmuştur.

Tarihsel ve Kültürel Önemi

Yenisey yalnızca bir nehir değil, aynı zamanda bir medeniyet beşiğidir. Tarihçiler, Yenisey çevresinde yaşayan ilk toplulukların Türk kültürünün gelişiminde önemli rol oynadığını belirtir. Yenisey Yazıtları olarak bilinen Orhun öncesi Türk yazıtları, bu bölgeden günümüze ulaşan en eski Türkçe metinler arasındadır. Bu yazıtlar, Türk tarihinin erken dönemlerine ışık tutar ve Yenisey’i Türk kültür tarihinde kutsal bir yer haline getirir.

Ayrıca, 19. yüzyılda bölgeye yapılan Rus keşifleri, Yenisey’in haritalanmasını ve jeolojik yapısının incelenmesini sağlamıştır. Bu dönemde nehir, Sibirya’nın ulaşım ağının temel unsuru haline gelmiştir.

Yenisey’de Ekonomik Faaliyetler

Günümüzde Yenisey, Rusya için hem enerji hem de ulaşım bakımından hayati bir öneme sahiptir. Nehir üzerinde kurulan barajlar, ülkenin elektrik üretiminde önemli paya sahiptir. Krasnoyarsk Barajı, dünyanın en büyük hidroelektrik santrallerinden biridir.

Ayrıca, Yenisey’in gemi taşımacılığına elverişli olması, Sibirya’nın uzak bölgeleri ile kuzey limanları arasında bağlantı kurulmasını sağlar. Yaz aylarında, yük gemileri ve turistik tekneler bu tarihi nehri aşarak bölgeye ekonomik canlılık kazandırır.

Yenisey ve Turizm

Son yıllarda Yenisey Nehri, doğa turizmi açısından da popüler hale gelmiştir. Macera severler, nehir boyunca düzenlenen rafting turları ve ekoturizm gezileri ile Sibirya’nın eşsiz doğasını keşfeder. Krasnoyarsk şehri, Yenisey kıyısındaki en önemli turistik merkezlerden biridir. Burada yer alan Stolby Doğa Rezervi, UNESCO tarafından koruma altına alınmış doğal güzelliklerden biridir

Sonuç: Sibirya’nın Kalbi Yenisey

Yenisey Nehri, yalnızca Rusya’nın değil, tüm Asya kıtasının doğal, kültürel ve tarihsel mirasını temsil eder. Sularının gücüyle yaşamı besleyen bu dev nehir, geçmişten günümüze doğa ve insan arasındaki güçlü bağı simgeler.

Bugün Yenisey, sürdürülebilir çevre politikaları, ekoturizm ve kültürel koruma çalışmaları sayesinde hem doğaseverlerin hem de tarih meraklılarının ilgisini çekmeye devam ediyor.

SEO Anahtar Kelimeler: Yenisey Nehri, Sibirya, Yenisey havzası, Yenisey yazıtları, Yenisey tarihi, Yenisey turizmi, Krasnoyarsk, Sibirya nehri, Rusya doğası, Asya’nın en büyük nehri.


Japon - Çin Gerilimi

The gardian'a göre Çin ve Japon hükümetleri arası gerginlik kızışa bilir. 

Çin'in de hak iddia ettiği Japonya'nın elindeki adalar çevresindeki hareketlilik, Başbakan Sanae Takaichi'nin Japonya'nın Tayvan'ı işgaline askeri müdahalede bulunabileceğini söylemesinin ardından geldi.

Çin, Japonya Başbakanı'nın Tayvan'a yönelik açıklamaları nedeniyle gerginliği tırmandırırken, Senkaku adaları sularına sahil güvenlik birliklerini ve Japonya'nın dış bölgelerine askeri insansız hava araçları gönderdi .

Çin Sahil Güvenlik Komutanlığı, Pazar günü yaptığı açıklamada, gemilerinin Japonya tarafından yönetilen ancak Çin'in Diaoyu Adaları olarak da iddia ettiği Senkaku sularında hakları koruma devriyesi atacağı belirtildi. 

Açıklamada, "Çin Sahil Güvenlik 1307 numaralı gemi, Diaoyu Adaları karasularında devriye gezdi. Bu, Çin Sahil Güvenlik tarafından hak ve çıkarlarını korumak amacıyla yürütülen yasal bir devriye operasyonuydu" sözde devriye operasyonu ama Japonya buna karşı çıkmaktadır. 

Çin ve Japonya adalar etrafında defalarca karşı karşıya geldi ancak son hareketlilik, Japonya Başbakanı Sanae Takaichi'nin parlamentoda yaptığı konuşmada Çin'in demokratik olarak yönetilen Tayvan'a saldırması halinde Tokyo'dan askeri bir yanıt gelebileceğini söylemesinin ardından yoğunlaşan diplomatik çekişmenin ortasında geldi yoğun bir Çin'in geri adım atması için uğraş vermiştir. 

Çin ve Japonya adalar etrafında defalarca karşı karşıya geldi ancak son hareketlilik, Japonya Başbakanı Sanae Takaichi'nin parlamentoda yaptığı konuşmada Çin'in demokratik olarak yönetilen Tayvan'a saldırması halinde Tokyo'dan askeri bir yanıt gelebileceğini söylemesinin ardından yoğunlaşan diplomatik çekişmenin ortasında geldi .

Bu durum Pekin'den öfkeli bir tepkiye yol açtı ve Pekin, Takaichi'den geri adım beklediğini belirtti.

Japonya kendi savunması için öz savunma güçlerini tetikte tutuyor. Bunu da es geçmeyelim. 

Çin, Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor ve "yeniden birleşme" olarak adlandırdığı bir anlaşma kapsamında ilhak etmeyi planlıyor. Güç kullanımını da dışlamıyor. Tayvan hükümeti ve halkı, Çin yönetimi olasılığını büyük bir çoğunlukla reddediyor; kendilerini açıkça bağımsız ilan etmeden statükoyu korumayı tercih ediyor, ancak gerekirse kendilerini savunacaklarına söz veriyorlar.

Çin'in yapacağı bir saldırı veya işgal, ABD ve Japonya da dahil olmak üzere diğer müttefikleri de içine alacak bölgesel veya küresel bir çatışmaya dönüşme tehlikesi yaratabilir. Japonya'nın Tayvan'a sadece 110 km (68 mil) uzaklıkta toprakları bulunmaktadır.

Cumartesi günü geç saatlerde bakanlık, Çin'in "çevremizdeki hava sahasını ve denizi taciz etmek" için başka bir "ortak muharebe devriyesi" gerçekleştirdiğini açıkladı. Tayvan'ın durumu izlemek için kendi uçak ve gemilerini gönderdiğini de ekledi. Tayvan, Taipei'nin devam eden bir askeri baskı kampanyası olduğunu söylediği bu tür Çin devriyelerini ayda birkaç kez bildiriyor.

Japonya, Takaichi'nin açıklamalarından bu yana Çin'in artan baskısıyla karşı karşıya kalırken, Çin'in Osaka Başkonsolosu, "dışarı çıkan kirli baş kesilmeli" diyerek Tokyo'dan resmi bir protesto başlattı.

Bunun üzerine Pekin, iki yıldan uzun bir süre sonra ilk kez Japonya büyükelçisini çağırdı ve Çin Savunma Bakanlığı, Japonya'nın herhangi bir müdahalesinin başarısızlığa mahkum olduğunu açıkladı.

Çin , Cuma günü vatandaşlarını Japonya'ya seyahat etmemeleri konusunda uyardı . Bunun üzerine Tokyo, Pekin'i "uygun önlemleri" almaya çağırdı ancak ayrıntılı bilgi verdi. 

Durumlar kızoşacak mı? yoksa yatışacak mı? Temennimiz yatışması yönündedir. 

Trump Operasyon

CNN Amerika'ya göre Trump Venezuela'nın devlet başkanı Maduro'nun devirmeye kararlı. Evet ve beklenen karar geldi. Operasyon emri verdiğini duyurdu. Savaşa gider mi? Yada ne olur bilinmez ama Güney Amerika'yı kökünden sarsacağı bellidir. Sonrasında sıra kime gelecek. Biz bunu merak ediyoruz. 

16 Kasım 2025 Pazar

Trump Hayaller Dünyasında

Yahu biri şu adama baksın normal gibi mi gözüküyor. İlk önce Grönland der sonra Meksika der sonra Venezüela der şimdi ise Nijerya diyor. Yahu senin derdin ne? Dünya imparatoru olduğun yetmedimi. Biz barış istiyoruz sen altın olmuyor başkan ben seni bundan sevmedim. Sen bana ve dünyaya sempatik geldin ondan sevdik ve daha hala seviyoruz. Bir dur yerinde be adam. 

Makedonya İmparatorluğu: Büyük İskender'in Mirası

Makedonya İmparatorluğu Makedonya İmparatorluğu, MÖ 4. yüzyılda yükselen ve antik dünyanın seyrini kökten değiştiren bir güçtü. Tarihi, özel...