15 Kasım 2025 Cumartesi

Bill Clinton'a Epstein Soruşturması Kararı Bakış Açısı

Yeni Dünya Kralı Donald Trump, Jeffrey Epstein'in Bill Clinton ile bağlantısı olduğu için soruşturma talimatı verdi. 

Vallahi ABD komedi dünyasında bu bardağı taşıran noktadır. Demokratlar için zor zamanlar başladı. Şimdi önemli olan şudur sadece Bill mi yaptı yoksa şu an Başkan olarak Koltukta oturan Trump'un da bol bol fotorafı yok muydu. Ben tüm dünyaya bunu soruyorum? 

Ekvador

Ekvador Genel Bilgiler

Kıta "Güney Amerika"

Başkent "Kito"

Resmi Dil "İspanyolca"

Hükumet "Üniter Devlet, Başkanlık Sistemi, Anayasal Cumhuriyet"

Milliyet "Ekvadorlu"

Din "Hristiyan"

Para Birimi "ABD Doları"

Nüfus "18.336.311"

Ekvador’un Coğrafi ve Tarihsel Konumu

Ekvador, Güney Amerika’nın batısında, Ekvator çizgisi üzerinde yer alan bir ülkedir. Adını da bu konumundan alan Ekvador, kuzeyde Kolombiya, güneyde Peru ve batıda Pasifik Okyanusu ile çevrilidir. And Dağları’nın ikiye böldüğü bu ülke, hem doğal çeşitliliği hem de zengin tarihiyle dikkat çeker. Ekvador’un tarihi, İspanyol sömürge döneminden çok daha önceye, İnka uygarlığı dönemine kadar uzanır.

İnka Dönemi ve İspanyol Sömürgeciliği

16. yüzyıl öncesinde Ekvador topraklarında birçok yerli topluluk yaşıyordu. Bunların en önemlisi Quitu ve Cañari halklarıydı. 15. yüzyılın sonlarına doğru İnka İmparatorluğu bu bölgeleri hâkimiyeti altına aldı. Quito, İnka İmparatorluğu’nun kuzeydeki önemli merkezlerinden biri hâline geldi.

Ancak 1530’larda İspanyolların Güney Amerika’ya ulaşmasıyla birlikte bu görkemli dönem sona erdi. Francisco Pizarro ve Sebastián de Belalcázar gibi İspanyol fatihler, bölgeyi hızla ele geçirdi. Quito 1534 yılında resmen İspanyolların kontrolüne geçti ve Yeni Granada Krallığı’nın bir parçası oldu.

Bu dönemde yerli halk zorla çalıştırıldı, zengin topraklar ise İspanyol kolonilerine verildi. Katolik misyonerler bölgeye Hristiyanlığı getirdi, bu da yerel kültürlerin büyük ölçüde asimilasyonuna yol açtı.

Bağımsızlık Mücadelesi ve Yeni Bir Ulusun Doğuşu

18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında Güney Amerika genelinde bağımsızlık hareketleri hız kazandı. Quito halkı 1809 yılında İspanyol yönetimine karşı ilk isyanı başlattı. Bu isyan, Latin Amerika’daki ilk bağımsızlık girişimlerinden biri olarak kabul edilir.

Ancak isyan kısa sürede bastırıldı. Yine de bu olay, Ekvador’un bağımsızlık sürecinin kıvılcımı oldu. 1822 yılında Simon Bolivar ve Antonio José de Sucre önderliğinde gerçekleştirilen Pichincha Savaşı, Ekvador’un İspanyol yönetiminden kurtuluşunu sağladı. Aynı yıl Quito, Gran Kolombiya Federasyonu’na katıldı.

Gran Kolombiya’dan Ayrılış ve Cumhuriyet Dönemi

Gran Kolombiya, Kolombiya, Venezuela ve Ekvador’u kapsayan kısa ömürlü bir federasyondu. Ancak ideolojik farklılıklar, yönetimsel zorluklar ve bölgesel çıkar çatışmaları nedeniyle bu birlik uzun sürmedi. 1830 yılında Ekvador, federasyondan ayrılarak bağımsız bir cumhuriyet ilan etti.

Ülkenin ilk devlet başkanı Juan José Flores oldu. Flores dönemi, Ekvador tarihinde iç karışıklıkların, ekonomik zorlukların ve politik çekişmelerin başlangıcı olarak bilinir. 19. yüzyıl boyunca Ekvador, sık sık darbeler, iktidar değişiklikleri ve bölgesel çatışmalarla sarsıldı.

20. Yüzyılda Modernleşme ve Siyasi Dönüşüm

20. yüzyılın ilk yarısında Ekvador, ekonomik olarak tarıma dayalı bir ülke olarak kaldı. Kakao ve muz ihracatı, ülkenin en önemli gelir kaynaklarıydı. Ancak gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk, sosyal huzursuzlukları artırdı.

1960’lı yıllardan itibaren Ekvador’da petrol keşfiyle birlikte yeni bir ekonomik dönem başladı. Petrol gelirleri, altyapı ve eğitim yatırımlarına katkı sağlasa da siyasi istikrarsızlık devam etti. Askeri darbeler ve geçici hükümetler, ülkenin demokratik yapısını sık sık kesintiye uğrattı.

1979 yılında demokrasiye dönüş gerçekleşti ve sivil yönetim yeniden tesis edildi. Bu tarihten sonra Ekvador, çok partili sistemle yönetilmeye başlandı.

21. Yüzyılda Ekvador: Değişim, Kriz ve Umut

2000’li yıllarda Ekvador, ekonomik krizlerle ve toplumsal protestolarla mücadele etti. 2000 yılında ülke, kendi para birimini bırakarak ABD dolarını resmi para birimi olarak kabul etti. Bu karar, ekonomide istikrar sağlasa da bazı kesimlerde tepkilere yol açtı.

2007 yılında iktidara gelen Rafael Correa, “Vatandaş Devrimi” adını verdiği politikalarla sosyal refahı artırmayı, yoksulluğu azaltmayı ve ülkenin dışa bağımlılığını sınırlamayı hedefledi. Ancak Correa’nın otoriter eğilimleri ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar da eleştiri topladı.

Günümüzde Ekvador, demokratik kurumlarını güçlendirmeye çalışan, ancak ekonomik ve siyasi zorluklarla boğuşan bir ülke konumundadır. 2020’li yıllarda artan suç oranları, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve çevresel sorunlar, ülkenin en büyük gündem maddeleri arasındadır.

Sonuç: Ekvador’un Tarihi, Direnişin ve Yeniden Doğuşun Hikâyesi

Ekvador’un siyasi tarihi, bağımsızlık mücadelesiyle başlayan ve demokrasiye ulaşan uzun bir süreçtir. İnka köklerinden gelen güçlü kültürel miras, İspanyol sömürge döneminin izleri ve modern dünyanın getirdiği zorluklar, bu ülkenin kimliğini şekillendirmiştir.

Bugün Ekvador, hem tarihsel derinliği hem de doğal güzellikleriyle Latin Amerika’nın en özgün ülkelerinden biridir. Quito’nun kolonyal mimarisi, Galápagos Adaları’nın eşsiz ekosistemi ve halkının dayanıklılığı, Ekvador’u tarih boyunca ayakta tutan en önemli değerler olmuştur.

Anahtar kelimeler: Ekvador tarihi, Ekvador siyasi tarihi, Quito tarihi, Güney Amerika kolonizasyonu, Ekvador bağımsızlığı, Simon Bolivar, Ekvador kültürü

Gıda Zehirlenmesi Bakış Açısı

Şimdi anlatacağım konu önemlidir. Yapmamanız gereken bir sürü şeyi açıklayacağım. Şimdi başlayalım. Bayanlar baylar her gördüğünüz yiyeceğin tarihine bakmadan almayalım. Ayrıca sağda solda duran seyyar satıcının ne sattığı belli değildir. Ondan da almayın zehir mi eşşek etimi bu da bilinmez. Ucuz olan ürünü nerede bulursanız bulun almayın sorgulayın. Orta halli üründen aşşağı almayın. Bunlara dikkat edersek zehirlenmeyiz. Ha şunu unuttum nerede olursan ol bildiğin ve güvenilir yerden ürününüzü alın.

Bu bir genel bilgilendirmedir. Okumadan geçmeyin! Bu yazıyı paylaşmayı unutmayın! Önemli konudur! 

14 Kasım 2025 Cuma

Hırvatistan'da İtfaiye Uçağının Düşüşü Üzerine Bakış Açısı

13.11.2025 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı yangın söndürme uçağı Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'de planlanmış olan bakım faaliyetine katılacaktı. 

2 uçak meteorolojik şartlardan dolayı Hırvatistan'ın Rejika Havaalanına iniş yaptı. Rejika Havalimanı'ndan sonra Zagreb'e gitmek için akşam üzeri kalkış yapmıştı. 

Hava Muhalefeti sebebi ile tekrar Rejika Havaalanına dönüşe geçti. Dönüş esnasında biri inip diğeri ile irtibat kesilmiştir. Uçak dönüş anında düştüğü öğrenildi. Olay sırasında uçağı kullanan pilot can vermiştir. 

Ölen pilotumuza Allah Rahmet eylesin. Yakınlarına da Allah sabır versin. 

Lizbon

Lizbon: Atlantik’in Işıltılı Şehri

Avrupa’nın batısındaki en büyüleyici şehirlerden biri olan Lizbon, hem tarihi dokusuyla hem de modern yaşam tarzıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. Portekiz’in başkenti olan bu şehir, Tagus Nehri’nin (Tejo) kıyısında yer alır ve Atlantik Okyanusu’na açılan kapı konumundadır. Renkli tramvayları, nostaljik sokakları, zengin mutfağı ve sıcakkanlı insanlarıyla Lizbon, Avrupa’nın en özel başkentlerinden biridir.

Lizbon’un Tarihi: Depremlerden Doğan Güzellik

Lizbon’un tarihi, Antik Roma dönemine kadar uzanır. Şehir, Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir liman kenti olarak gelişmiş, ardından Vizigotlar ve Müslümanlar tarafından yönetilmiştir. 1147 yılında Portekiz Kralı I. Afonso tarafından fethedilen Lizbon, Portekiz Krallığı’nın kalbi haline gelmiştir.

Ancak şehrin kaderini değiştiren olay, 1755 Lizbon Depremi olmuştur. Bu yıkıcı deprem, şehrin büyük kısmını yok etmiş, ardından gelen tsunami ve yangınlar binlerce kişinin hayatına mal olmuştur. Buna rağmen Lizbon, yeniden inşa edilerek bugünkü görkemli haline kavuşmuştur. Yeniden yapılanma süreci, Avrupa’daki ilk modern şehir planlamalarından biri olarak tarihe geçmiştir.

Lizbon’da Gezilecek Yerler

Lizbon, tarih ve kültürle iç içe geçmiş bir şehir olduğu için gezilecek yerlerin listesi oldukça uzundur.

1. Belém Kulesi (Torre de Belém): 16. yüzyılda yapılan bu kule, Portekiz’in denizcilik geçmişinin simgesidir. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan yapı, Tagus Nehri kıyısında etkileyici bir manzara sunar.

2. Jerónimos Manastırı: Manuelin tarzının en güzel örneklerinden biri olan bu manastır, Vasco da Gama’nın mezarına da ev sahipliği yapar. Lizbon’un en çok ziyaret edilen tarihi yapılarından biridir.

3. Alfama Mahallesi: Lizbon’un en eski semti olan Alfama, dar sokakları, pastel renkli evleri ve fado müziğiyle ünlüdür. Burada dolaşmak, adeta geçmişe yolculuk yapmak gibidir.

4. Baixa ve Rossio Meydanı: Şehrin merkezi sayılan bu bölgeler, alışveriş, kafe ve tarihi binalarıyla Lizbon’un kalbidir. Özellikle Rossio Meydanı, 18. yüzyıldan kalma taş desenli zeminiyle dikkat çeker.

5. 28 Numaralı Tramvay: Lizbon’un sembollerinden biri olan bu nostaljik tramvay, şehir turu için en güzel yollardan biridir. Alfama’dan Baixa’ya, oradan da Estrela Tepesi’ne kadar şehrin önemli noktalarından geçer.

Lizbon Kültürü ve Yaşam Tarzı

Lizbon, Portekiz’in kültürel kimliğini en iyi yansıtan şehirlerin başında gelir. Şehirde fado müziği, duygusal ezgileriyle adeta Lizbon’un ruhunu anlatır. Akşam saatlerinde Alfama veya Bairro Alto semtlerindeki küçük restoranlarda canlı fado dinlemek, unutulmaz bir deneyimdir.

Portekiz mutfağının da kalbi Lizbon’dur. Bacalhau (tuzlanmış morina balığı), Pastéis de Nata (meşhur Portekiz tatlısı) ve deniz ürünleriyle yapılan çeşitli yemekler, kentin gastronomik zenginliğini ortaya koyar.

Lizbon halkı, sıcak ve misafirperver yapısıyla tanınır. Şehirde gelenek ile modernlik bir arada yaşar; hem tarihi sokaklarda yürürken hem de modern alışveriş merkezlerinde vakit geçirirken bu dengeyi hissedersiniz.

Lizbon Turizmi: Avrupa’nın Yükselen Değeri

Son yıllarda Lizbon turizmi büyük bir yükseliş göstermiştir. Uygun fiyatlı konaklama seçenekleri, yılın büyük bölümünde güneşli havası ve güvenli atmosferiyle Lizbon, turistlerin favori destinasyonları arasında yer almaktadır. Ayrıca şehir, yaratıcı endüstrilerin ve dijital göçebelerin merkezi haline gelmiştir.

Lizbon’a giden ziyaretçiler genellikle şehirde 3 ila 5 gün geçirir. Ancak çevresindeki Sintra, Cascais ve Estoril gibi kasabalar da günübirlik geziler için idealdir. Sintra’daki renkli Pena Sarayı ve Atlantik kıyısındaki Cabo da Roca, görülmeye değer yerler arasındadır.

Sonuç: Lizbon, Zamanın Durduğu Şehir

Lizbon, tarihiyle, müziğiyle, yemekleriyle ve manzaralarıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Avrupa’nın batı ucunda yer alan bu şehir, hem romantik atmosferiyle hem de canlı sokak yaşamıyla her ziyaretçisini büyüler. Eğer tarih, kültür ve denizle iç içe bir tatil arıyorsanız, Lizbon tam size göre bir destinasyondur.

Anahtar Kelimeler: Lizbon, Portekiz başkenti, Lizbon gezilecek yerler, Lizbon tarihi, Lizbon kültürü, Lizbon turizmi

Gürcistan'da Askeri Kargo Uçağı Kazası Bakış Açısı

11.11.2025 tarihinde Gürcistan sınırlarında Türk Askeri Kargo Uçağı bilinmeyen bir nedenle düştüğü belirtilmektedir. 

Bir sürü komplo teorisi üretiliyor gerçeği kara kutu inceleyince yani 7-14 gün sonra öğreneceğiz. 

Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarının da başları sağolsun. 

13 Kasım 2025 Perşembe

Yeni Kaledonya'nın Bağımsızlık İlanına Bakış Açısı

Yeni Kaledonya 24.09.2025 tarihinde Fransa Kolonisi olmaktan çıkıp bağımsızlık ilan etmişlerdir. Peki şimdi ne olacak? Sorusunu sormazsak olmaz. 

Yeni Kaledonya stratejik olarak konumu gereği ile Okyanusya Kıtası'nın önemli bölgelerinden biridir. Olası bir savaş durumunda Pasifik'teki bir sürü bölgeye müdahale edebilecek bir lojistik üst olarak göre biliriz. 

Asıl şu soruyu sormaklazım. Fransa bu bölgeyi bırakacak mı? Sizlerin de bırakmayacak dediğini duyar gibiyim ama işte bırakmamasının başka nedeni o coğrafyadaki doğal ve yapay kazançlar da vardır. 

Adaların ufak olduğuna bakmayın orada altın, magnez ve bir sürü petrol hatta doğalgaz vb. Madenler de bulunmaktadır. Bunu sadece Yeni Kaledonya için söylemiyorum o coğrafyadaki bir sürü ada volkanik oluşumlardır. Bu da maden açısından zengin bir coğrafya olduğunu gösterir. 

Ha bir de şunu söyleyelim turizim geliri bile bu adanın parasal açıdan elde tutmak için değecektir. 

Fransa bu adalardan bu sebeplerden dolayı vazgeçemez. Savaşır ama kazanamazsa da diğer sömürgelerine yaptığı gibi. İç huzursuzlukla kontrol etmeye çalışacaklar gibi gözüküyor. Ama tutamayada bilir önümüzde Küba gibi önemli örnekler var. 

Part İmparatorluğu: Doğu'nun Güçlü Rakibi (M.Ö. 247 – M.S. 224)

Part İmparatorluğu Part İmparatorluğu, yaklaşık 500 yıl boyunca varlığını sürdürmüş, İran platosunun ve Mezopotamya'nın önemli bir bölü...