9 Eylül 2025 Salı

Sivas Kongresi: Milli Mücadele’nin Dönüm Noktası

Sivas Kongresi: Milli Mücadele’nin Dönüm Noktası



 Türk Milli Mücadelesi’nin en önemli aşamalarından biri, 4–11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi’dir. Bu kongre, işgaller karşısında Anadolu halkının iradesini birleştirdiği, ulusal bağımsızlık yolunda ortak bir strateji belirlediği bir dönüm noktası olarak tarihe geçmiştir. Hem siyasi hem de toplumsal sonuçlarıyla, Cumhuriyet’in kuruluş sürecine giden yolda büyük bir önem taşır.

 Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla beraber Osmanlı toprakları işgale uğramıştır. Anadolu’nun birçok bölgesinde halk direniş örgütlenmeleri ortaya çıkmıştı. Ancak bu direnişler dağınık ve bölgesel nitelikteydi. Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi’nde aldığı kararlarla bölgesel cemiyetlerin tek bir çatı altında birleşmesi gerektiğini vurgulamıştı.

 İstanbul Hükûmeti’nin işgallere karşı ses çıkaramaması, manda ve himaye fikrine yönelmesi, halk arasında bağımsızlık fikrini daha güçlendi. İşte bu şartlar altında Sivas Kongresi, bütün ulusal güçleri birleştirmek için toplandı.

 Sivas Kongresi’ne Anadolu’nun dört bir yanından seçilen 38 delege katıldı. Erzurum Kongresi’nden seçilen Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Bekir Sami Bey gibi önemli isimler de kongrede hazır bulundu. Ancak bazı bölgelerden delegeler ulaşamadı; bu da işgal koşullarının ne kadar zorlayıcı olduğunu gösterir. 

 Kongre’nin toplanacağı Sivas şehri, güvenli bir merkez olarak tercih edilmişti. Ayrıca halkın Mustafa Kemal’e olan desteği de oldukça fazlaydı. Bu destek sayesinde kongre rahat bir ortamda yapılabildi.

 Sivas Kongresi’nin en önemli kararları şunlardı:

1] Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.

2] Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir.

3] Tüm yararlı cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirilmiştir.

4] Ulusal direnişi yönetmek üzere bir Heyet-i Temsiliye kurulmuştur. (Başkan: Mustafa Kemal Paşa)

5] İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükûmeti ile ilişkilerde ulusal çıkarların korunması esası benimsenmiştir.

 Bu kararlar, Erzurum Kongresi’nde alınan bölgesel kararların ülke geneline yayılması anlamına geliyordu. Özellikle manda ve himaye fikrinin reddi, Türk milletinin bağımsızlık yolunda kararlı olduğunu tüm dünyaya ilan etti.

 Sivas kongresininin önemini şu şekilde açıklaya biliriz:

1] Tüm bölgesel cemiyetler birleşerek ulusal bir teşkilata dönüştü.

2] İlk kez bütün milleti temsil edecek bir merkezi otorite (Heyet-i Temsiliye) kuruldu.

3] Mustafa Kemal Paşa, liderliğini kongre sonrasında daha da pekiştirdi.

4] Kongre kararları, ileride kurulacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temellerini attı.

 Bu açıdan bakıldığında Sivas Kongresi, sadece bir toplantı değil, bağımsızlık mücadelesinin ulusal bir karakter kazanmasının simgesi olmuştur.

 Kongre’nin ardından İstanbul Hükûmeti, Anadolu’daki milli hareketi engellemek için çeşitli baskılar uygulamaya çalıştı. Ancak Heyet-i Temsiliye’nin varlığı, halkın desteğiyle bu girişimler sonuçsuz kaldı. Mustafa Kemal Paşa, kongreden sonra Ankara’ya geçerek bağımsızlık hareketinin merkezini buraya taşıdı. Yani yaptıkları baskılar pek işe yaramamıştır.

 Bundan sonraki süreçte, Misak-ı Milli’nin kabulü, TBMM’nin açılması ve Kurtuluş Savaşı zaferi, Sivas Kongresi’nde atılan temellerin üzerinde yükseldi.

 Sivas Kongresi, Türk milletinin kaderini değiştiren tarihi bir adımdır. Burada alınan kararlar, sadece dönemin şartlarına cevap vermekle kalmamış, aynı zamanda bağımsız bir devlet kurma iradesini ortaya koymuştur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını borçlu olduğu en önemli kilometre taşlarından biri olan bu kongre, halkın birlik ve dayanışma ile neler başarabileceğini göstermiştir.

Sivas Kongresi, Türk milletinin kaderini değiştiren tarihi bir adımdır. Burada alınan kararlar, sadece dönemin şartlarına cevap vermekle kalmamış, aynı zamanda bağımsız bir devlet kurma iradesini ortaya koymuştur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını borçlu olduğu en önemli kilometre taşlarından biri olan bu kongre, halkın birlik ve dayanışma ile neler başarabileceğini göstermiştir.

Hiç yorum yok:

Part İmparatorluğu: Doğu'nun Güçlü Rakibi (M.Ö. 247 – M.S. 224)

Part İmparatorluğu Part İmparatorluğu, yaklaşık 500 yıl boyunca varlığını sürdürmüş, İran platosunun ve Mezopotamya'nın önemli bir bölü...